Bu aya kadar… Çin’in Wuhan kentinden çıkıp hızla yayılan koronavirüsle ilgili yaşananları izliyorduk. Fakat artık salgının merkezi Avrupa oldu.
Dünya asırlar boyu büyük salgınlar gördü, önemli can kayıpları yaşadı. Bu salgın da bir şekilde atlatılacak elbette.
Fakat…
Küresel dünyada, koronavirüs sonrası acaba nasıl bir yaşam olacak? Ülkeler ve toplumlar daha kolay etkilendiğine göre, salgın sonrası bizi ne bekliyor?
Soruları…
CHP Bursa eski Milletvekili olan Dr. Ceyhun İrgil’le konuştuk.
Dünyayı izleyen, araştıran, sorgulayan, sorunlar ve çözümlerine kafa yoran Dr. İrgil, öncelikle Post Korona Sendromu, yani Korona Sonrası Sendromu tanımı yaptı ve konuya sosyal boyutuyla yaklaşıp şunu söyledi:
“Koronavirüs hayatı tehdit ediyor. Salgın geçince sağ kalanlar için de ciddi bir tehdit. Bu salgın bir şekilde bitecek ama tablo daha ciddi sorun olacak.”
Söylemek istediği şu:
“Salgınla birlikte hastalık ve kriz fırsatçılarını gördük. Ancak bunlar küçük hesapçıların küçük hesapları. Asıl büyük ve görünmeyen fırsatçılar global sermaye, işletmeler, iktidarlar, yönetimler. Bu salgının en büyük fırsatçıları onlar olacaklar.”
Şuna işaret etti:
“Koronavirüsle dünya ekonomisi sarsılıyor, durağanlaşıyor. Tüm ülkelerde ve sektörlerde gerileme var. İnsanlığın en hareketli. en çok etkinlik yaptığı bahar ayları ve bu gidişle yaz süreci salgın nedeniyle felç oldu, olacak.”
Şunu vurguladı:
“Konserlerden toplantılara, sosyal etkinliklerden turizme, restoranlardan kafelere kadar hizmet sektörü ve tüketimin de azalmasıyla üretim sektörü için ekonomik daralma kaçınılmaz.”
Bunun ne anlama geldiğini de söyledi:
“Zaten zar zor ayakta duran işletmeler ve orta-küçük esnaf için hayat daha da zorlaşacak. Kârı azalan büyük sermayeli şirketler ve global sermaye neo-liberal çarkları işletecektir.”
Yani…
“Korona sonrası şirket ve devletlerin en büyük mazereti salgın olacak. İşten çıkarmalar, daha düşük ücretle çalıştırmalar ve fiyat artışları olacak.”
Şunu da ekledi:
“Kapanan işletmeler daralan ekonomi, düşen borsalar, petrol fiyatları, alt üst olan ekonomiler görülecek. Maalesef faturayı da halka ödetecekler.”
Kriz yönetimi başarılı, sıra panik yönetiminde
Deprem sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu koordinasyonunda başarılı bir kriz yönetimi sergilendi. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca koronavirüsle mücadelede başından beri başarılı kriz yönetimi sergiliyor.
Yani…
Kriz yönetiminde devlet olarak başarılıyız.
Oysa…
Koronavirüste Sağlık Bakanlığı uyarıları ve düzenli bilgilendirmeye karşın panik yaşayanların sayısı hiç de az değil. O nedenle, kriz yönetiminde başarılı olan Türkiye artık panik yönetimi için de gerekeni yapabilir.
Ürküten rakam: Salgının dünyaya üç aylık maliyeti 280 milyar Dolar
CHP Bursa eski Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil, koronavirüs salgını sonrası tahmin edilen ekonomik sonuçlara ilişkin çok çarpıcı rakamlar açıkladı.
Tablo ürkütücü:
“CapitalEconomics, salgının 2020 yılının ilk üç ayı içindeki maliyetini 280 milyar Dolar tahmin ediyor. Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA 21 Şubat günü koronavirüs yüzünden hava yolu şirketlerinin 29,3 milyar Dolar zarara uğrayacağının tahmin edildiğini açıkladı.”
Şu rakamları da verdi:
“Virüsün sadece Çin ekonomisine maliyeti 200 milyar Dolar’ı aştı. Ocak ve şubat ayları için tüketici harcamalarındaki kayıp 60 milyar Dolar’a ulaştı. Küresel havacılıktaki kayıp 5 milyar, turizmde kayıp 15 milyar ve küresel ekonomideki kayıp ise 1 trilyon Dolar’ı geçmiş durumda.”
Bu durumun…
Ülkelerin büyümesini etkileyeceğini düşünen Dr. İrgil, salgının dünya ekonomisine zararının 1.1 trilyon Dolar olacağının tahmin edildiğini de ekledi.
Salgın ekonomik krize dönerse neler olabilir?
Koronavirüs sonrası ekonomide olabilecekleri CHP Bursa eski Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil özetledi:
“Hastalığa yakalanan sayısının artmasıyla kişisel gelir azalır, bireylerin tasarruf eğilimleri ve yatırımlar etkilenir, turizm gelirleri azalır.”
Şunları da anımsattı:
“Yabancı sermaye gelişi durabilir, bireylerin durumlarının kötüleşmesiyle psikolojik ve sosyal değişim olabilir.”
Şunu da anımsattı:
“Bu aşamaya gelmedik, ama sokağa bakınca ekonominin neler olabileceği şimdiden görülebiliyor.”
Bursa’nın su sorunu için yeterli mi bilinmez, ama yamaçlara kar geldi
Fotoğrafı… Yakın Çevre Yolu’ndan Otosansit Kavşağı’na gelirken, kırmızı ışıkta çektik. Çünkü bu yıl ilk kez yamaçların bu kadar beyaza büründüğünü gördük.
Onun için…
Geçmiş yıllara göre kurak geçen, kar görülmeyen kış mevsiminin sonuna doğru yaklaşırken, çoktan bembeyaz olması gereken yamaçların kırçıllaşması bile heyecan verici.
Biliyoruz ki…
Bursa’yı yaz aylarında susuz bırakmayan en büyük depo Uludağ ve üzerindeki kar kütlesi. Orada yeterli kar olmazsa, Bursa susuz kalır.
Depremiyle, çığ düşmesiyle, şehit haberleriyle, koronavirüs salgınıyla, kısacası hep felaket haberleriyle başlayıp devam eden bir yılda umarız Bursa’yı susuz bırakmayacak kar örtüsü, kış sonu olsa bile Uludağ’ı kaplar.
Yoksa…
Bunca kötü habere ileriki aylarda bir de susuzluk ekleneceği korkusu var. Onun için, “mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” atasözünün kara dönüşmüş halini umutla beklemeye devam ediyoruz.
Koronavirüs siyaseti etkiledi, kent gündemi sessiz
Küresel salgına dönüşen koronavirüs günlük yaşamı giderek daha fazla etkiliyor. Alışveriş merkezleri, marketler ve restoranlar dışında, camiler dahil her yer kapandı, CHP kurultayını ileri tarihe erteledi. Meclis ise gündeminde önemli yasalar bulunduğu için ziyaretçisiz çalışacak.
Bazı partiler, il ve ilçe binalarında görüşmeyi bile durdurdu.
Bu arada…
Bursa’daki belediyeler açılışlar başta olmak üzere, her türlü etkinliğe ara verdiler. Siyasetin sessizliği kent gündemine hemen yansıdı.