Alfabemizin bu ilk harfleri artık obeziteyi tanımlamak için kullanılıyor. Adiposity Based Chronic Disease (Yağlanmaya bağlı kronik hastalık). Yani fit görünümlü olmayan insanlar değil, iştahı çok insanlar değil, bir dirhem etle bin ayıbı örtülenler değil, bu tanımlamalardan çok daha ötede, yağlanırsanız kronik bir hastalığın pençesinde kıvranırsınızdır artık obezitenin tanımı.
Erkeklerde % 18, kadınlarda ise % 22’den fazla yağ oranına sahipseniz fazla kilodan obeziteye doğru yol alıyorsunuz demektir. Ülkemizde son zamanlarda fazla kilolu ve obezlerin oranı % 70’lere dayanmış durumda. Hemen hemen en şişmanların bulunduğu ABD ile aynı oran. 2005 yılında en fazla sakatlığa ve ölüme yol açan neden tütün kullanımı iken günümüzde krallık obeziteye geçti. Şekerden tutun da eklem bozukluklarına, depresyondan tutun da kanserlere, kalp damar sistemi hastalıklarından tutun da gece uykuda öldüren apnelere kadar pek çok hastalığın altında yatan sebep bu ABCD.
Maalesef yıllardır öncelikli olarak bu konu ile ilgili gelişmeleri takip etmeme rağmen bir arpa boyu yol alınamadığına şahidim. Bu konu ile ilgili olarak süratle bir ulusal tedbirler paketi hayata geçirilmelidir. İlköğretimden itibaren beslenmenin ne olduğu ders olarak anlatılmalı, belediyeler, üniversiteler, yetkili bütün kuruluşlar adeta bir afet öncesi nasıl tedbirler alınıyor ve bununla ilgili protokoller oluşturuluyorsa obezite için de aynısı yapılmalıdır. Yazdıklarım abartılı gelebilir. Önlemleri alıp süratle sağlıklı bir toplum oluşturduğunuzda, trafikte, iş sahalarında, yönetim kadrolarında kısaca her alanda başarı ve düzen beraberinde gelecektir. Bugün obeziteye bağlı olarak çocukluktan itibaren ölene kadar bir bireye yapılan sağlık harcamalarını, bu kişinin iş performansını, hastalık halinde kendisi ve çevresine verdiği maddi ve manevi zararı hesapladığınızda inanılmaz boyutlarda kayıplar ortaya çıkıyor.
Obez bir çocuk daha çok hasta olacak. Oturduğu yerde terleyecek ve uzun yaşamasını sağlayacak olan kaslarını geliştirememekle yolculuk başlayıp ergenlik sıkıntıları ve akneler ile devam edecek. 20’li yaşlarda şeker ile tanışacak. Evlendikten sonra yeterli sperm veya sağlıklı yumurta oluşturamayıp tüp bebek merkezlerine veya üremeye yardımcı merkezlere koşacak. 30’lu yaşlarda stent ile, 40’lı yaşlarda protezler ile tanışacak. Ayak bilekleri gut nedeni ile ağrılı olarak şişecek ve belli bir dönem işe gidemeyecek. Tansiyon hapları, başağrısı hapları, depresyon hapları ve sindirim sitemi ilaçları cebinden eksik olmayacak. Birikiminin büyük kısmını zayıflamak için harcayıp oraya buraya koşturacak. 60’lı yaşlarda Alzheimer olacak. Yakınları vaktini onun yatağının başında geçirecek. Unutkanlığının, dünyadan bihaber olmasının kendisine veya çevresine ters etki yapmaması için yakınındaki insanların da düzenleri bozulacak. Obez bir birey ince olanlara göre yılda 1 ton daha fazla karbon salınımı yaparak küresel ısınmayı artıracak. Oysa çok kolay. Bir seferberlik ile bu iş biter. Bizler ki tarihte zorda kaldığımızda neler yapabileceğimizi tüm dünyaya göstermiş milletiz, bunu da çözeriz. Ama geç kalmadan. Fiske yerine tokat gelmeden.