Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Bulup kaybetmek böyle bir şey

Elektriği bulduk, atomu ve tüm içeriğini bulduk, parçaladık. Uydular yaptık, haberleşmede, ulaşımda, teknolojide çığır açtık. Aya gittik, uzak gezegenlere gitmek için çalışıyoruz. İnsan vücudunun pek çok inceliklerini öğrendik, mükemmel tanı ve tedavi imkânları yarattık. Kısacası biz insanoğlu olarak bundan yüzyıllar önce biri söylese deli bu herhalde denilecek pek çok şeyi yaptık.

Ama dünyamızın da düzenini allak bullak ettik. Savaşlar çıkardık, sularımızı kirlettik, atmosferin katmanlarını bozduk, havayı kirlettik, bizimle beraber yaşama hakkı olan pek çok canlının neslinin tükenmesine sebep olduk ve hepsinden önemlisi yaşamamız için gerekli gıdalarımızı bozduk. Genetik yapımızın gıdalarımız ile sıkı ilişki içinde olduğunu, adeta genlerimiz ile gıdaların konuştuğunu daha önceleri yazmıştım. Bu ilişki belirli bir düzen içerisinde sürüp gitmelidir. Aksi halde vücudun normal işleyişini bozar, bir takım kronik hastalıklara da zemin hazırlamış oluruz.

Protein, yağ, karbonhidrat, mineraller ve su hayatımızı sürdürebilmek için gerekli olan temel besin maddelerimizi oluşturmaktadır. İnsan bedeni de toplamda bu bileşiklerden oluşmaktadır. Anne karnında tek hücreli bir canlı iken bu sayılan gıdaları alarak şekilleniyor, doğduktan sonra da bu maddeleri alarak ömrümüzü tamamlıyoruz. Adeta iğne oyası gibi vücudumuz aldığı genetik direktifler ile bu maddelerden kemik, kas, kalp, hormon, iç organ salgıları, sinir dokusu, göz yapıyor ve buralarda bir hasar olduğunda da aynı maddeler ile buraları tamir ediyor.

Anne, baba, eğitimciler ve ilgilenmek ile yükümlü tüm bireylerin özellikle anne sütünden kesildikten sonra çocuklarımızın beslenmesine gerekli önemi vermeleri gerekir. Katkı maddelerinden uzak, besleyici ve doğallığına yakın gıdalar ile beslenen çocuklar ileride şüphesiz daha sağlıklı, daha aktif, zekâ açısından da güçlü bireyler olarak yetişeceklerdir. Bu konuda kırsal kesimde yetişen çocuklar gıda açısından daha şanslı gibi durmaktalar. Yaşam koşulları hazır gıda kullanımını artırırken tencere kültürünü yavaş yavaş azaltmakta ve bu da ciddi oranda kuralına uygun beslenmemize büyük darbeler vurmaktadır. Acılarını şeker hastalığı başta olmak üzere obezite, kronik bazı hastalıklar şeklinde ileride bize gösterecek olan beslenme kültürümüzü yeniden fabrika ayarlarına döndürmek zorundayız.

 

BEN DE YAZAYIM

 

Benim yazılarımın konusu olmamakla birlikte sonuçta canımızın ve malımızın sağlığını ilgilendirdiği için, ocaklara ateş düşmesin diye bu dipnotu yazmak istedim. Kıymetli köşe yazarlarımızdan Sayın İhsan Aydın çok yazdı, uyardı. Kütahya, Tavşanlı, Orhaneli istikametinden gelirken, Doğancı Barajı’na geldiğinizde Keles yolu ile birleşiyorsunuz. Anayol Orhaneli’den geldiği halde arazinin konumu (Anayol tabelası var ama bizim tabelaları tanıma ve gereğine uyma kültürümüz biraz kusurlu) anayolu Keles’ten gelen yolmuş gibi hissettiriyor. Bu bölge can kaybına yol açacağım diye adeta bağırıyor. Karayolları’nın özellikle kış aylarında bu yörelerde ne denli fedakârlıklar yaptığını biliyor ve bu konuda da tabela dışında uyarıcı ve hız engelleyici gerekli önlemleri alacağına yürekten inanıyorum.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X