Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Cahildim dünyanın rengine kandım

İnternet ortamında merhum Neşet Ertaş hakkındaki yorumlardan alıntıdır aşağıda yazdığım satır. ‘’Yıllarca rock dinlerdim. İçimde öküz oturuyormuş meğer. Bu ne dizelermiş be arkadaş’’. merhum Neşet Ertaş’ın bir türküsü böyle başlar. Evet, Cahildim Dünyanın Rengine Kandım, Hayale Aldandım, Boşuna Yandım, Seni İlelebet Benimsin Sandım, Ölürüm Sevdiğim Zehirim Sensin, Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin diye devam eder satırlar.

Nereden nereye demeyin. Son 50 yıldır soframıza kattığımız bazı gıdalar bizleri zehirliyor. Dilimiz aracılığı ile beynimiz mutlu olsun diye içlerine katılan katkı maddeleri ile, yağ olarak depoladığımız şeker ve trans yağları ile, erkek çocuklarımızın memelerini büyüterek, kızlarımıza daha erken yaşlarda adet gördürerek, beyin hücrelerimizden omega-3 lerini esirgeyerek, tüp bebek merkezlerinin kapısında bekleterek gümbür gümbür geliyor bu gıdalar. İnanırsınız inanmazsınız bu böyle.

İngiltere’nin Başbakanı Teresa May Tip 1 şeker hastası. İngiltere’de 5 milyona yakın şeker hastası var. Bunun 1,5 milyondan fazlası son 10 yılda eklenmiş. Yılda 140 bin kişi de bu sayıya dahil oluyor. Şeker hastası olduğunu bilmeyen ve kayıtlara geçmemiş vakalar bu sayıların dışında. Günde ortalama 20 şeker hastasının çürümeden dolayı ayakları kesiliyor. Son yıllarda şekerdeki bu korkunç artışın nedeni ise şişmanlık (Kaynak Daily Mail 14 Kasım 2016). Teresa May’in ilk açıklamalarından biri şu: Ülke genelinde şeker hastalığının farkındalığı hakkında elimizden geleni yapacağız.

Sabah kahvaltılarında elinde bir simit, bir poğaça, bir miktar börek ve yanında bir bardak çay, bir kutu süt, bir kutu meyve suyu ile pek çok vatandaşımız kahvaltı yaptım sanıyor. Oysa beyin hücrene ne veriyorsun? Genç kızsan yumurta hücrene ne veriyorsun? Genç erkeksen sperm hücreni ne ile yapıyorsun? Bunları düşünmeden sadece yiyoruz. Vücudumuzda saniyeler içinde 2 milyondan fazla hücre, sayısı belli olmayan çok sayıda protein yapılmakta. Bu yenilenme ve değişim hakkında ilkokul kitaplarında şöyle yazar: İnsan vücudu yaşamak için hem kendi yapısal değişikliklerini yapmak hem de enerji üretmek zorundadır. İlkokulda öğretilen bu bilgileri bizler öğrenememiş olmalıyız ki tam tersini uyguluyoruz hayatta.

Sayısız obez ve beslenme bozukluğu olan hasta baktım. Doktorum vaktim yok, işime yetişmek zorundayım, nasıl kahvaltıya zaman ayırayım diye soranlara hep şunu söyledim. İşini kazanayım derken hücrelerini kaybediyorsun. İşini sen öldükten sonra bile birileri yapabilecek ama sen ölmüş olacaksın ve yedeğin yok. 1-2 yumurta, biraz peynir, biraz zeytin ve makul miktarlarda tereyağı, zeytinyağı, yeşillikler ile 110 trilyon garibanı (vücut hücreleri) sevindireceğin yerde küstürüyorsun…

Kıymetli okurlarım görme engeli yoksa herkes bir şeyleri görür. Önemli olan herkesin gördüğünü görmenin yanında herkesin anlamadığını anlayabilmektir. Ben bunu anlamanızı kolaylaştırıyorum. Vücudumuzun binlerce yıldır çalışan bir fabrika olduğunu kabul edin. Giren makine parçaları belli, çalışan ekip belli, çıkan ürün belli. Ne giren parçaları değiştirin, ne çalışan ekibi bozun. İmal ettiğiniz ürünler aslına uygun ve kaliteli, hatalı çıkan ürünler ise çok az olacaktır. Nasıl ki 100 yıl önce kanserler, şeker hastalıkları, kalp hastalıkları gibi yan ürünler az ise aynı öyle.

Hayale aldanıp boşuna neden yanalım.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X