Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim diye bir atasözümüz vardır. Bu atasözünde belirtildiği gibi insanın başına sadece dili ile söyledikleri bela getirmez. Dildeki tat tomurcukları ile beynin aşk yaşaması da bakın nelere sebep olmaktadır.
Prof Dr. Robert Lustig ABD’de özellikle çocuk obezitesi konusunda çok ünlü bir hekimdir. Şeker bir zehirdir, hele hele fruktoz denildiğinde bilimsel çevrelerde en ilk bu hekim akla gelmektedir. 14 Ağustos 2014 tarihine kadar yaklaşık 5 milyon kişiye şekerin zararlarını anlattığı bilinmektedir. Fruktoz bir zehirdir ve metabolik etkileri etanol (alkol) ile aynıdır demektedir. Yani bu ünlü hekime göre şeker bağımlısı çocuklarımızı birer alkol bağımlısı gibi düşünmek abartı değil. Fruktozun aşırı tüketilmesi LDL kolesterolü, trigliseridleri ve apolipoprotein B denilen (kalp damar hastalıklarının oluşmasına yol açabilen etkili bir protein) maddelerin artışına neden olmaktadır.
ABD Halk sağlığı Dergisi’nde 2012 yılında çıkan bir bilimsel makalede yazıldığı üzere, çocuklarda meyve suyunun aşırı alınması da çocukluk çağı obezitesinde önemli bir rol oynamaktadır. İçerisinde lifleri olmadığında meyve suyu metabolik sendrom, karaciğer yağlanması gibi durumlara da yol açmaktadır. Meyve suyu yerine meyvenin önerildiği bu yazıda özellikle okul öncesi çocukların bakıldığı merkezlerde önlem alınması gerektiği belirtilmektedir.
Dilimizde başlıca 4 tat duyusu vardır. Acı, ekşi, tatlı ve tuzlu gıdaların algılandığı duyular… Eğer çocukluktan itibaren tatlı gıdalara aşırı düşkünlük başlarsa diğer tat duyuları baskılanıyor. Çocuğunuza ileride bir kapuskayı, enginarı, zeytinyağlı bir fasulyeyi yediremiyorsunuz. Bu nedenle anne ve babalara çok görevler düşüyor. Tatlı gıdaları çocuğunuza sunarken mümkün olduğunca doğal maddeler içerenleri tercih edin. Genetik yapımız şeker ile pek uyumlu olmadığı halde yine de belli bir miktara kadar doğal şeker molekülü içeren gıdaları vücudumuzda işleyip enerji kaynağı haline getirebilmekteyiz. Bilim insanları bunun günde 30 gramı (8 kesme şekere denk gelmektedir) aşmaması gerektiğini belirtiyor. Şütlü bir tatlı’mı yediniz? O gün daha meyve, bal, pekmez vb şeyleri almayın. Ekmek gibi nişasta kaynaklarını da az alın. Kabul etseniz de etmeseniz de gerçek bu. Yüzyıllardır yaşanılan gerçekler ve bilimsel çalışmalar diyor ki, hastalıkların % 80’i beslenme hatalarından kaynaklanmaktadır.
Ha derseniz ki atın ölümü arpadan olsun, o zaman şunu da belirtmem lazım: Düşünce ekersin, davranış biçersin. Davranış ekersin, alışkanlık biçersin. Alışkanlık ekersin, karakter biçersin. Karakter ekersin, kaderini biçersin. Ey İnsanoğlu anlamadın mı daha, ne ekersen onu biçersin (Mevlana).