Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Gelen gideni aratır

Çok eski bir atasözüdür. Yıllar öncesinde de Shakespeare ‘’iyi şeyleri bulma adına asıl iyileri kaybediyoruz’’ demiştir.

Günümüzün beslenme şekli genellikle hazır, paketlenmiş, çabucak hazırlanan ve genellikle besleyici elemanlardan fakir (boş kalori dolu) gıdalardan oluşmaktadır. Bu takım gıdalara batı dünyasının bilim insanları da batı tarzı beslenme demektedirler. Çalışan annelerin konumu, iş dünyasının koşuşturmalarından dolayı yemeğe ayıracak vaktin darlığı, katkı maddelerinin damak tadı alışkanlığına sebep olması ve nispeten ucuz olması dolayısı ile bu tip beslenme tarzı giderek yaygınlaşmaktadır.

Mezarlıkları belli bir müddet sonra açtığınızda sadece kemik parçaları görürsünüz. Kemik malum en sağlam dokumuzdur ve her yerimiz çürüyüp toprağa karışsa bile o daha uzun zamanlar sağlamlığını korur. Kemikleri yapmak için gerekli olan maddelerin başlıcaları kalsiyum, fosfor, D vitamini, K vitamini, Omega-3, B12 vitamini, çinko, magnezyum, potasyum, demir gibi maddelerdir. Sormak lazım, gençlerimiz, hatta orta yaşlılarımız bu maddeleri ne ölçüde almaktadırlar? Cipsler, fast food beslenme, trans yağlar, vitamin ve minerallerden yoksun saf un içerikli gıdalar bunları karşılarmı dersiniz? Yukarıda belirttiğim batı tarzı beslenme ile ne derece sağlam kemik yapabilirler? İskelet vücudun çatısıdır. Çatı sağlam olmazsa gerisi laf-ü güzaf…

Yapılan taramalarda B12, D vitamini ve omega-3 fakiri olduğumuz çok net. Bu maddeleri yeterince alamıyorsanız sağlıklı kemik dokusunu da yapamayacaksınız demektir. Çok daha net bir örnek vereyim. Acaba günümüzde diş hekimine gitmeyen insan sayısı ne kadardır? Kaç kişi ağzında ana dişleri tamam olarak ömrünü tamamlamaktadır. Dişini yapamayan işini ne derece yapar?

Midelerimizi çöp kutuları haline çevirdik. Dildeki tat tomurcukları, burundaki ve gözdeki algılayıcılar beynimizdeki merkezler ile iletişime geçerek sürekli ve sorgulamaksızın bu boş kalorili gıdaları bize tükettiriyor. Oysa tat tomurcuklarını değil aklı işletmek doğrudur. Akıl doğruları görüp hüküm verdiği zaman ne tat tomurcukları kalır ne de koku duyusu. Aksi halde işin ucunda hastalıklı bir yaşam vardır. Örnekleri bol ve giderek de artıyor. Yakın zamanlarda ilaç raporu çıkartan klasik bireyler ellerinde bastonu, gözünde gözlüğü olan yaşlılar değil 25-30’lu yaşlardaki gençler olacaktır. Etrafınıza bakın, oluyor da…

9 aylık gebeliği sırasında yedikleri ile yavrusunu oluşturan bir anneyi göz önüne getirin. Bizler de yediklerimiz ile vücut parçalarımızı oluşturuyoruz. ABD Kanser Derneği yakın zamanda, pek çok kanser türünden kaynaklanan ölümlerin sadece doğal beslenme ile yarıya yakın önlenebileceğini belirtti.

Obezite, kanser ve şeker hastalığı…Allah düşmanıma vermesin.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X