Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Gıdalarımız ilacımızdır

Köşe Yazısını Dinle

Kıymetli okurlarım. Yıllar önce ABD’de kalp krizinden ölümler son derece azdı. 1900’lü yılların ortalarına doğru ise kalp damar sistemi hastalıklarında adeta patlama yaşandı. Rafine gıdaların artışı, trans yağların diyetlere eklenmeye başlaması, hareketli yaşam tarzının azalması, kötü çevre koşulları vs derken ortaya bir kolesterol teorisi atıldı ve birtakım destekler ile bu teori o kadar güzel tuttu ki halen anne sütü ile aldığımız kolesterol, hormon ve beyin hücresi yaptığımız kolesterol birden bire canavar haline getirildi. Ancak bu durumun mantıklı olmadığını düşünen bilim insanlarının her geçen gün sayısı artıyor. Aşağıda yazacağım yazı sizlere bilimsel veriler ile desteklenmiş ve binlerce bakıp takip ettiğim hastaların bazılarının adeta gösterdiği mucizelere dayanarak kaleme alınmıştır.

Mecburi hizmette gördüm, 96 kilolarda iken ben yaşadım, ABD Başkanlarından Clinton yaşadı ve daha bir çok örneği var. Literatür incelendiğinde adeta mucize zannedilen hayatlar ile kanıtlandı ki nasıl yaralar iyileşiyorsa tıkanmaya yüz tutan damarlar da kişinin yaşam tarzını değiştirmesi ile olduğu yerde duruyor, hatta geriliyor. Özellikle en büyük sıkıntıların yaşandığı kalp ve beyin damarlarında bu işler gerçekleşebiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Yaşam tarzınızda yapacağınız ciddi değişiklikler sizi hekiminizden koparmamalı, aksine hekim kontrollerinizi daha sıkı yapmalısınız ki mucizevi düzelmelerin klinik olarak gerçekleştiğini hekiminiz size söylesin.

Yıllarca tereyağı, etler, doymuş yağlar, yumurta ve asıl bunların içinde bulunan kolesterol adeta damarları tıkayan maddeler olarak gösterildi. Oysa perde arkasından sırıtan şey kronik enflamasyon ve insülin direncidir. Alp Dağları Köylüleri, Kafkas Halkları, günde yarım kiloya yakın doymuş yağ içeren peynir tüketen Girit Köylüleri, Alaska Eskimoları, Yerleşik düzenini bozmayan Afrika Köy Halkları, ülkemizin özellikle kırsal kesiminde yaşayan ve geleneksel beslenme düzenlerini bozmayan köylülerimiz o zaman 40 lı yaşlara varmadan ölmeliydiler. Oysa 90 yaşında ağızlarında diş çürükleri bile yok.

LDL denilen ve adına kötü kolesterol adı verilen madde oksitlendiği zaman zararlı hale gelmektedir. Sıkıntı buradadır. Bunu şöyle örneklendirebiliriz. Genellike kült filimlerde işlenen cinayet mahaline giden birisi bıçağa ellediğinde o anda birileri bunu görür ve katil o kişi zannedilir. Oysa katil çoktan kaçmıştır. Bugün bilim insanları kolesterol korkusu ile yenilmeyen bir çok gıdanın insülin ile bir ilgisi olmadığını ve bu nedenle enflamasyona neden olmayıp kalp damarlarını tıkamadığını belirtiyorlar. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta et, yumurta, peynir ve diğer süt ürünlerinin mera kaynaklı bir zincir ile sofralarımıza ulaştırılmasıdır. Yıllarca atalarımızın beslendiği gibi.

Vücudumuzda bizi kronik enflamasyona sokan toksinler, stres, trans yağlar, rafine un ve şeker,  işlenmiş ve katkılı gıdalar, hareketsiz yaşam tarzı oksidatif strese yani vücutta çöp birikimine yol açar. Bu çöpler yukarıda sayılanlardan kurtulmak ile ve bir takım gıdaları almakla toparlanmaya başlar. Bunlar antioksidan düzeyleri bol olan gıdalardır. Sarımsak, zerdeçal, nar, susam, bir çok çiğ tüketilen kuruyemişler, omega-3 yağ asitlerini içeren gıdalar, pancar, yeşil yapraklılar, keten tohumu, lahana, brokoli, karnabahar, kekik, karanfil, turp, biber, avokado, berry gubu, narenciyeler, salatalık, şalgam, kereviz, kakao, mera kaynaklı et ve süt ürünleri, yumurta, probiyotik gıdalar bu guruba giren gıdalardır. Kabaca bu olayı şuna benzetebiliriz. Sıfır kilometre bir araba aldık. Servise götürmüyoruz, taşlı topraklı yollarda kullanıyoruz. Sıkıntı olduğunda orijinal parça yerine çakma parçaları takıyoruz ve bir gün araba iyice sıkıntı vermeye başlıyor, motor alârm veriyor. İşin ehli yetkili servise gidiyorsunuz. Size kullanma kitapçığını baştan aşağı okumanızı, arabanızı A dan Z ye öğrenmenizi öneriyor. O zaman arabanın tüm parçalarını orjinalleri ile değiştirip kaliteli yağ ve yakıt kullanıyorsunuz ve motor adeta ilk halini alıyor.

Emin olun vücudumuz da böyledir. Siz U dönüşü yapın bakın ortaya neler çıkıyor.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X