Bir hekim olarak yanlış başlık attığımı düşünebilirsiniz. Hasta olduğumuz zaman iyileşmek için ilaçlara başvuruyoruz çünkü. Ancak hiç düşündünüz mü, tansiyonunuz yüksek ise tansiyon ilaçları ile tansiyonunuzu düşürüyorsunuz ve ilaç almadığınızda tansiyonunuz yine yükseliyor. Şeker hastasısınız. İlaçları kullanarak şekerinizi düşürüyorsunuz ve ilaçları almadığınızda şekeriniz yine yükseliyor. Yani kullandığımız bir takım ilaçlar ile sadece bazı durumları baskı altına alıyorsunuz. Tam anlamı ile iyilik hali oluşmuyor aslında. Oysa bu durumlara düşmeden önce bazı önlemleri aldığınızda ilaç kullanmadan ömrünüzü tamamlayabiliyor, vücudun kendi kendini tedavi edebilme yeteneği olduğunu gerçekten anlıyorsunuz.
Normal koşullarda farenin, sineğin, kedinin, köpeğin, filin, karganın ortalama kaç yıl yaşadığını bilebiliyoruz. İnsan ömrü içinde farklı ülkelerin farklı değerler var. Kimi ülkelerde bu ortalama 40 yıl iken kimi ülkelerde 80 leri buluyor. Ama bilim insanları doğal koşullarda insan ömrünün 120 ile 150 yıl arasında gerçekleşebileceğini belirtiyorlar.
İngiltere’de bazı sivil toplum kuruluşları yeni başbakana radikal önlemler alınmadığı takdirde ulusal sağlık sisteminin iflas edeceğini belirten bir rapor sundular. Bu kuruluşların birinin sözcüsü olan Prof. Dr. Graham Mac Gregor özellikle şeker hastalığındaki korkunç artışa dikkat çekmiş. Şeker tüketimi konusunda çocukluk çağından itibaren gerekli önlemlerin alınması gereği belirtilmiş. Obezite ve buna bağlı olarak gelişen şeker hastalığının tütünden çok daha fazla ölümlere yol açtığı belirtilmiş. Sağlıksız yiyeceklerin reklamlarından tutun da şekerli içeceklerin yeniden formulize edilmesine dair pek çok konuyu içeren bu raporun sağlıklı bir toplum yaratmak için önemi defalarca vurgulanmış.
İngiltere’de ilkokula başlamamış çocuklarda obezite oranı % 20 iken ilkokulu bitirdiklerinde bu oran % 33 lere çıkmakta. Bu korkunç oran erişkin yaşlarda İngiltere’de nasıl bir toplum oluşacağını açıkça ortaya koymakta. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de obezite ve şeker hastalığı benzer seyir göstermekte. Sonuç pek parlak değil.
Yine bazı bilim insanları şekerden zengin beslenen bireylerin beyinlerinde iştah ile ilgili bir bölgenin zamanla tokluğu unutturduğunu, tok olsalar bile beyinlerinin yiyeceğe ihtiyaç var sinyallerini gönderdiğini, dolayısı ile şekerden zengin beslenmenin bir beyin hastalığı haline dönüşebileceğini belirtmekteler. Avustralyalı bu bilim insanları rafine gıda ve şekerden zengin beslenmenin zayıf hafıza ve yavaş öğrenmeye yol açtığını kanıtladılar. Doğal beslenen insanlarda ise bu duruma daha az rastlanılmakta. Çok ilginç gelebilir ama 7 yaşındaki bir çocukta bile Alzheimer veya diğer bunama tiplerinin bu tip beslenme ile başlayabileceğini belirtiyor bu uzmanlar (Merak edenler için 23 Temmuz tarihli The Independent incelenebilir)
Kıymetli okurlarım. Yazılacak şeyler çok ama özet çok kısa. İlaç ilaçtır ama can boğazdan gelir…