Bilim insanları yaşadığımız dünyamızda mükemmel gelişmelere imza attılar. Teknolojiden sağlığa, ulaşımdan enerjiye birçok alanda akıllara durgunluk veren gelişmeler yaşandı. İnsanın bir yere kadar olan mükemmel gücünü öğrendik, hayatımız kolaylaştı. Ancak William Shakespeare’in dediği gibi acaba iyileri bulalım derken gerçek iyileri de kaybettiğimiz oldu mu?
Yine tereyağından söz edeceğim. Baktığım yüzlerce hastamda hatırı sayılır düzeyde eksik çıkan Omega-3, B12, D vitamini, selenyum, çinko gibi moleküllerin kaynağı olan tereyağından. Oysa bu molekülleri içeren kapsüllere o kadar çok para harcıyoruz ki. Dedelerimizin, onların dedelerinin selenyum takviyeleri içeren kapsüller aldığını duysak ne kadar garip gelirdi değil mi? Soyulduğu halde gülen adam için hırsızdan o da bir şey çalmış derler. Biz hiç gülemiyoruz oysa.
Sadece tereyağında bulunan (eski usul, pastörize edilmeden yapılanı) Wulzen Faktörü denilen bir madde hem damar hem de eklem kireçlenmelerini önlüyor. Garip geliyor değil mi? Hani damarları kapatıyordu bu yağ. Yine içinde bulunan Aktivatör X adlı madde iyi bir bağırsak emilimi sağlayarak diş ve diş etlerimizi koruyor. Kanımızda iyi kolesterol olarak adlandırdığımız HDL denilen maddeyi diğer doğal yağlardan çok daha fazla arttırıyor. İçerdiği Laurik asit ile mantarlara karşı öldürücü etki yapıyor.
ABD Tarım bakanlığı günde 300 miligrama kadar kolesterolü dışarıdan alabiliriz diyor. 1 yemek kaşığı tereyağı ise 31 miligram kolesterol içeriyor. Öcü gibi gösterilen bu antioksidan madde ile artık bizi korkutamazlar çünkü hem sanıldığı kadar çok miktarlarda değilmiş hem de yararlı imiş. Kalbimizin çarpması için gerekli yağ asitlerini içinde barındıran tereyağı bırakın diğer vücut bögelerinde yağ olarak depolanmayı günde yaklaşık 100-120 bin kere kasılan kalbimize bile acaba yetiyor mu?
İngiltere Kraliçesi’nin beslenme danışmanı Zita West İstanbul’daki bir panelde tereyağını hayatınıza sokun, tüp bebek merkezlerinin yarısını kapatırsınız derken ne çıkarı vardı? Ülkemizle ve bizlerle alay mı ediyordu? Kraliçenin tereyağını çok sevdiğini söylerken yalan mı söylüyordu?
Özellikle Doğu Asya mutfağında çok kullanılan Ghee adı verilen tereyağının (içindeki suyu mümkün olduğunca azaltılmış, suyu uçurulmuş tereyağı) bir müddet önce dünyaca ünü Cleveland Kliniği tarafından broşürü hazırlandı ve faydaları halka sunuldu. Özellikle laktoz içermemesi çok önemli. Çünkü pek çoğumuz laktozu bağırsaklarımızda sindiremiyoruz ve karın ağrıları, şişkinlik, gaz ile mücadele ediyoruz. Bağırsak duvarlarına olan faydası yanında yıpranan bağırsak hücrelerinin tamirine de yardımcı olan ghee bu açıdan da mükemmel bir gıda. Unutulmasın. Endüstriyel gıdaların mutfağımızdaki yeri arttıkça kalın bağırsak kanserleri de sık olarak görülmeye başlandı.
Shakespeare ile başladık onun sözü ile bitirelim. Düşüncelerin ne ise hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir.