Kıymetli okurlarım. 40’lı yaşlarda çoğu insan öncelikle yakını görmekte zorlanmaya başlar. Işık azaldıkça bu görme daha da zorlaşır, kuvvetli ışıkta ise daha kolaylaşır. Bu durumda retina ve lens denilen göz kısımlarında bozulmalar başlamış demektir. Bir de kontrast duyarlılığı kaybı denilen bir durum vardır ki bu durum bazı nesnelerin görüntüsünü diğer nesnelerin görüntüsünden ayırt etme yeteneğinde azalma olarak tariflenebilir. Kaldırım ile aynı renkte olan yola inerken kaldırımı farkedememe buna bir örnektir. Bazı bilim insanları kontrast duyarlılığı kaybı ile bir grup antioksidanın eksikliğinin birlikte olabileceğini belirtiyorlar.
Antioksidanlar ile ilgili yıllarca bu sayfalarda bilgiler verdim. Antioksidan kapasiteye sahip besin gruplarının gücü (ORAC yani oksijen radikallerini absorbe etme kapasitesi) ve dünyada ilk sıraları oluşturan bu besinlerin bazıları hakkında bilgiler de eski yazılarımda o zamanki hali ile güncellenmiş olarak bulunabilir. Bunları etraflıca anlatmadan sadece şunu söyleyebilirim ki kirlettiğimiz çevremizde bizi uzun yaşatacak olan 3 faktör var. Antioksidan dolu besinlerden zengin olarak beslenmek, stres ile mücadele yeteneğini kazanmak ve düzenli egzersiz.
Tekrar göz sağlığına gelecek olursak; retina denilen göz bölgesinde ışığın tüm dalga boyları göz önüne alındığında en büyük hasarı enerjisinin yüksek olmasından dolayı mavi ışık verebilir. Retinada mavi ışığın zararlı etkilerini önleyebilen birkaç antioksidan bulunmaktadır. Bu antioksidanlara karotenoidler denilmektedir. Karetenoidler sadece mavi ışığa karşı değil, çevresel kirliliklere, göze zarar verebilecek kimyasallara, diyabete karşı da gözü korurlar. Yaşlandıkça gözdeki karotenoid düzeyleri azalır ve gözlerimiz tehlikelere karşı daha hassas hale gelir. Bu durum da ışık emilim verimliliğini düşürür. 65’li yaşlarda 20’li yaşlardaki görme kapasitesini ortamda ancak 2 kat daha fazla ışık olması ile gerçekleştirebilirsiniz. Bu durumun gelişmesinde bizim payımız da az değil. Gözlerimiz güneş ışığı ile etkileşime girmek için tasarlanmasına rağmen bizler artık odalara, ofislere, ekranlara, loş ortamlara o kadar bağımlı olduk ki bu durumlar bizi güneşten uzaklaştırdı. Oysa bazı bilim insanları gözlerimizde yeterli karotenoid varsa güneş ışınlarının gözümüz için son derece yararlı etkileri olduğunu, gözlerimize bu ışınların gerekli olduğunu belirtiyorlar. Hatta bazı bilim insanları kızıl ötesi ışınlarının gözlerde melâtonin yapımını arttıracağını ve melâtoninin çok güçlü antioksidan etkilere sahip olduğunu belirtiyorlar.
Göz için çok yararlı olduğunu bildiğimiz 2 önemli karotenoid antioksidandan biri Lutein diğeri de Zeaksantindir. Doğal kökenli yumurta sarısında, bazı sebzelerde (maydanoz, ıspanak, ebegümeci, kabak vb) bol olarak bulunmaktadırlar. Bunun dışında birçok sebze grubunda 100 gram başına bu antioksidanları içeren listeler Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sayfalarında bulunmaktadır. Günlük ihtiyaç olarak 10 miligram Lutein, 2 miligram da Zeaksantin göz sağlığımız için yeterlidir. Bunu güvenilir bir markadan da tedarik etmeniz mümkündür.
EDİP AKBAYRAM
2009 yılında Bursa Devlet Hastanesi Başhekimliği’nde ziyaretimize geldi. Beyefendi, mütevazi bir sanatçı olarak her gönül insanına kendisini sevdirdi. Mekânı cennet olsun. Mevlâm rahmet eylesin.
O zaman ricamızı kırmayıp birkaç dizesini bize okuduğu şu şarkısını hiç unutmuyorum. “Hangi avcı vurdu beni/Akıttı sinemden kanı/Hiçbir hekim sarmaz oldu/Yaralarım, yaralarım’’