Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Lâhana geldi pazara haber verin Lâzlara

Köşe Yazısını Dinle

Eskiden karalâhana satan pazarcılar semt pazarlarında böyle bağırırlardı. Karalâhana özellikle Doğu Karadeniz kökenli insanların vazgeçilmez gıdası idi. Bu kültür de azalıyor. Azalmasının doğuracağı sonuçlar aşağıda yazılıdır. Eyvah ki eyvah…

Kıymetli okurlarım. Kanada Montreal’de bir moleküler tıp laboratuvarında gerçekleştirilen büyük bir çalışmaya göre bazı gıdaların kanser hücrelerinin gelişimini, çoğalmasını engellediği ortaya çıkmıştır. Bu yazı Food Chemistry adlı dergide de yayınlanmış ve büyük ilgi uyandırmıştır. Sizlere bu yazıdan derlemeler aktarıp yorumları size bırakacağım. Her zaman söylediğim gibi bu besinler asla hekiminizin sizlere uyguladığı tedavinin yerini alamaz. Ancak bilimsel gerçekler ve binlerce yıllık insanlık tarihi bu besin maddelerinin yararlarını da inkâr edemez.

Geniş kapsamlı bilimsel çalışmalar bazı besin maddelerinin (özellikle sebze ve meyve) bol tüketilmesi ile kanser görülme sıklığının azaldığını açıkça teyid etmektedir. Bu maddelere kanserden koruyucu anlamında kemopreventif maddeler denilmektedir. Bugüne kadar çok ciddi bir kemopreventif sınıflama yapılmamıştır. Bu da doğaldır ki hangi besin maddelerinin hangi kanser türlerinde etkili olabileceğini net olarak ortaya koyamamıştır. Bu çalışma özellikle 34 sebzenin 8 kanser türü üzerindeki etkilerini araştırmış ve net sonuçları ortaya koymuştur.

Bu konuda ilklerden sayılan bir çalışma 1981 Yılı’nda yapılmış ve bol meyve sebze yemenin özellikle sindirim sistemi kanserlerini yarı yarıya azalttığını göstermiştir. Burada sebze ve meyvelerde bulunan fitokimyasallar DNA hasarını ve enflamasyonu önlemektedir. Ayrıca bu fitokimyasallar direk kanser hücresini öldürücü etkilere de sahiptir. Kanserden koruyucu etki içlerindeki antioksidan düzeylerinden bağımsız gibi görünmektedir. Çalışmacılar şu önemli noktaya dikkat çekmişler: Batılı ülkelerde tüketilen ve sağlıklı olduğu için sofralarda bulunduran bir çok sebzede ne yazık ki bu faydalı fitokimyasallar yeterince bulunmuyordu.

Çalışmayı yapan bilim insanları Kanada’nın çeşitli bölgelerinden elde ettikleri sebzeleri laboratuvar ortamında gerektiği gibi işlemden geçirdiler. 37 derecede hazırlanan hücre kültürleri bazı önemli kanser türlerinden (meme, prostat, pankreas, akciğer, cilt, böbrek, beyin ve sinir sistemi kaynaklı kanser hücreleri) alınan hücrelerin yaşaması için hazır hale getirildi. Yine uygun ortamda bu kanser hücrelerine özel olarak hazırlanmış sebze sularının öldürücü etkinliği laboratuvar koşullarında farklı teknikler ile incelendi.

Çalışmanın sonucunda bütün kanser hücrelerine en kuvvetli etkiyi gösteren besin diğerlerinden açık ara önde götüren sarımsak idi. Sarımsak çözeltisi bütün kanser hücrelerinin çoğalmasını durdurdu. Sarımsağın en etkili olduğu kanser hücre türü glioblastoma (Beyin ve omurilik kaynaklı kötü huylu tümör) idi. Bunun haricinde kuru soğan, yeşil soğan, brüksel lahanası, taze pırasa da belirgin düzeyde antikanserojen etki gösterdiler.

Dünya Kanser Araştırma fonu ve ABD Kanser Araştırma Enstitüsü 250 den fazla bilimsel çalışma sonucunda bazı sebze ve meyvelerdeki fitokimyasalların kanser üzerine olumlu etkiler gösterdiğini kabul etmektedir. Bu çalışma geniş kapsamlı olup bu konuda şüphelere yer bırakmamaktadır. Batılı ülkelerde sık olarak tüketilen patates, havuç, domates ve marulda antikanserojen etkinlik daha düşük bulunmuştur. Bunların içerisinde sadece patateste meme ve prostat kanserine orta derecede bir etki gözlemlenmiştir. Bunu da kızartarak aldınızmı etki ortadan kalkmaktadır.

Kıssadan hisseye gelirsek: Sarımsak, lahana (Çin Lahanası hariç her türü), pırasa, brokoli, pancar ve soğan çok ciddi antikanserojen fitokimyasallar içermektedir. Kanserlerin neden bu kadar arttığı konusu kahvelerden bilimsel toplantılara kadar her ortamda gündemde olan bir konudur. Çevresel faktörler ilk akla gelen nedendir ve doğrudur. Ancak gözden kaçırılan diğer bir konu ise geleneksel beslenme alışkanlıklarımızın yerini alan batı tarzda beslenme özelliklerini benimsemeye başlamamış olmamızdır.

Mevlâm diyor ki; Biz insanların kaderini kendi amellerine bağlı kıldık. Varın gerisini siz anlayın.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X