Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Obezite ameliyatından önce (2)

Obezite ameliyatlarında birkaç farklı metod kullanılmaktadır. Her geçen yıl daha iyi sonuçlar alma adına geliştirilen bu ameliyatlar obezitenin hayatı tehdit ettiği durumlarda uygulanması gerekirken adeta her obezite vakasında uygulanacak bir yola doğru gitmeye başlamıştır. 15 Haziran 2016 Daily Mail kaynaklı bir habere göre mideden dışarı alınan bir tüp yardımı ile geliştirilen yeni bir ameliyat şekli belki de bugüne kadar yapılanların hepsini geride bırakacak gibi duruyor. Daha neleri de yoldadır.

Hiç bir meslektaşımın hekimlik sanatından taviz vermeden obezite cerrahisini uygulayacağından kuşkum yok. Çünkü biliyorum ki bu işi yapacak olan hekim, daha önce hastanın yeterli aktivite yapıp yapmadığını sorgular. Bilimsel değeri olmayan listelere değil, gerçek beslenme ilkelerine uyup uymadığını sorgular. Altta yatan bir depresyon (hele ki B12 vitamini, D vitamini, aminoasit, probiyotik yetersizliğine bağlı olarak gelişmiş ise) karaciğer yağlanması, insülin direnci, vitamin ve mineral denge bozuklukları, hormonal patolojilerin olup olmadığını sorgular. Bağırsakları kandidaların kaplayıp kaplamadığını sorgular. Probiyotikler açısından ne durumda olduğunuzu sorgular. Allerjilerini sorgular. Tüm bu nedenler yoluna konulduktan sonra, gerekli her türlü gayreti gösterip tamamen çaresiz kalan, ölüm riski taşıyan hastalarda başka bir seçenek kalmamış ise çok iyi hazırlanmış, konusunda deneyimli bir ekip ile ameliyatı gerçekleştirir.

Bugün bir tuş ile 1 yıl içerisinde Daily Mail, The Independent, The New York Times gibi pek çok saygın gazetenin sağlık ile ilgili bölümlerinde beslenme uzmanı onlarca tıp doktorunun sayısız makalelerini bulabilirsiniz. Bu uzmanlar hiçbir hastasına listelerden bahsetmemektedirler. Kalorinin günümüzdeki katı kuralları terk edilmektedir. Doğal gıdalar ile beslenerek ve hareket ederek hemen tüm obezite vakalarında çözümün kısa veya uzun vadede gerçekleşeceği ortak noktasında birleşmektedirler.

Olay sadece obezite değildir. Batı dünyasının en büyük korkularından biri alzheimer hastalığıdır. Sonrasında ise şeker hastalığı gelmektedir (Referans olarak Dr. Mark Hyman, Dr R.Lustig, Dr. David Katz, Dr. David Perlmutter, Dr. Michael Murray gibi daha pek çok dünyaca ünlü hekim). Bu nedenle ilk dersimiz beslenmeyi öğrenmektir. Maalesef yıllarca beslenmeyi de öğrenemedik. İlköğretim çağından itibaren kahvaltıyı paket içindeki reçeller, peynirler, poğaçalar, ve raf ömrü uzun sütlerden ibaret sanarak ve bunların kalorilerini öğrenerek büyütülüyoruz. Oysa bu gıdaların o küçücük beyinlere, böbreklere, kalbe, üreme organlarına gideceğini unuttuk. Sonuç mu. Sadece bir tanesini yazayım. Kısır bir toplum oluyoruz.

Bizler halen kalorileri saymaya devam ederken Batılı bilim insanları probiyotikleri, antioksidanları, magnezyumu, omega-3 ü, A, D, E ve B vitaminlerini hayatınıza sokun diyor. Biz ise halen 90’larına gelen kraliçenin afiyetle yediği tereyağının zararlarını anlatıyoruz hastalarımıza.

Kıymetli okurlarım. Önce beslenmeyi, sonra bize armağan edilen ve yağları yakmakla görevli kaslarımızı çalıştırmayı, sonra da kendimize güvenmeyi öğrenmemiz lazım. Yine de olmadı mı? Mide sizin mideniz buyrun gereğini yaptırın.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X