Kıymetli okurlarım. 2024 yılı ülkeme huzur, mutluluk ve refah getirsin. Bu uğurda çalışan, emek veren her kim varsa var olsunlar. Bu dileklerim ile yazıma başlamak istedim. Bu hafta çok önemli olduğuna inandığım bazı konuları her zaman olduğu gibi bilimsel gerçekler ışığında sizlere aktarmak istiyorum.
1-40 YAŞ ÖNCESİ TİP 2 DİYABET TANISI ALANLARDA PSİKOLOJİK SORUNLAR İLE HASTANEYE BAŞVURU DAHA SIKTIR: Hong Kong’da 1.5 milyon kişinin yaklaşık 8 yıl incelenmesi ile bu kanıya varılmıştır. Kadınlarda bu yakınmaların görülmesi erkeklerden çok daha fazladır. Bu yakınmalardan bazıları şizofreni, bipolar bozukluk ve depresyonu kapsamaktadır. Diyabetli hastalarda normallere göre 3 kat daha fazla depresyon görülme sıklığı eskiden beri bilinmektedir. Yine diyabet hastalarında yaklaşık %40 oranında anksiyeteye rastlanılmaktadır. Hizmet alma oranı, hormonal farklılıklar, insülin direncine yatkınlık, kalp damar sistemi hastalıklarına yönelik endişeler gibi nedenlere bağlı olarak kadınlarda bu ruhsal durumlar daha sık görülmektedir.
Bu hastalarda psikolojik sorunların hem sosyal hem de fizyolojik nedenleri bulunmaktadır. Diyabette bir enflamasyon hali mevcuttur ve bu da merkezi sinir siteminden tutun da bağışıklık sistemine kadar bir çok yapıyı olumsuz etkileyebilmektedir. Son bilgiler insülin direncinin etkisi ile beynimizde rol oynayan bazı kimyasalların işleyişinde bozulmalar olabileceğini gösteriyor. Bu kimyasalların en çok etkileneni ise dopamin ve serotonindir.
2-İYOT HAKKINDA YETERLİ BİLGİMİZ VAR MI?: Çoğu canlının yaşamını sürdürebilmesi için gerekli bir elementtir. Çevremizdeki iyot kaynakları deniz suyu, bazı deniz ürünleri ve canlıları, iyottan zengin toprak, mineral ve sulardır.
İyot ve insan vücudu denildiğinde ilk akla gelen durum tiroid adlı organımız ile iyotun bağlantısıdır. Oysa vücudumuzdaki bir çok biyokimyasal reaksiyonda iyotun rolü vardır. Eksikliğinde metabolik faaliyetlerdeki sıkıntılardan tutun da bir çok kontrolsüz doku büyümeleri (kanserler)ne kadar vücudumuzun işleyişini bozan durumlar ile karşılaşabiliriz. Tiroid adlı organımızın yanında prostta, meme dokusunda, yumurtalıklarda, rahimde, akciğerlerde, beyinde ve spermlerde de hatırı sayılır oranda iyot bulunur.
Laboratuar bulgusu olmaksızın bir hekime iyot eksikliğini düşündüren en önemli belirtiler kuru ve pul pul dökülen bir cilt, saçlarda ve diş yapısında görülen değişiklikler, kilo vermekte zorlanma, unutkanlık gibi hafıza problemlerinde artışın bir arada olduğu durumlar olmalıdır. ABD kaynakları günlük iyot ihtiyacının 150 mikrogram olduğunu belirtiyorlar. Japonlar günlük 1000 mikrogram kadar iyot alırlar ve yukarıda sayılan kanser türleri bu ülkede çok azdır. İyotun bir çok kaynağı olmasına rağmen en zengin kaynak doğallığı bozulmamış (ağır metal içermeyen) deniz yosunudur.
Son bilgiler ışığında yeterli iyot almak:
-Östrojenin vücutta fazla olduğu durumlarda östrojen oranının dengelenmesini sağlayarak fibrokistik meme hastalığı, adet düzensizlikleri gibi patolojik bozuklukların toparlanmasına yardımcı olur. Aynı etkler ile prostat büyümelerinde de yararlı etkilere sahiptir.
-Bazı kronik akciğer hastalıklarında, aknelerde, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, bebeklerdeki krup öksürüğünde yararlı etkileri vardır.
BİNLERCE DEFA YAZIKLAR OLSUN
Bu yazıyı yazarken hekim sıfatımdan ayrılıp vatandaş sıfatım ile yazıyorum.
2 Ocak 2024 Tarihli olay.com.tr sitemizde yer alan bir haber vardı. Bin bir gayretle çalışan (sistemi kuran ve gelişmesi için çalışan, gecesini gündüzüne katan her konumdaki yönetici ve çalışanlarına kalpten teşekkür ediyorum) 112 adlı kuruluşumuza bir insana yakışmayacak şekilde gelen telefonlar ile ilgiliydi bu haber. Binlerce defa yazıklar olsun. Cehennem var mı diye soranlar olursa bu haberin okunması iyi bir cevap verir bana göre.
Birilerini eleştirirken (hükümeti, siyasetçileri, bin bir gayret ile çalışanları, çevremizde olan biteni, dünyanın gidişini) kendimizi de tartmamız lazım. Acaba ben insan olmanın gereğini yapıyor muyum diye.
Dertli Divani’nin dediği gibi: Altım üstüm kaç kuruşluk, Efsaneyim efsaneyim. Âşık olmak dile kolay, Bahaneyim bahaneyim.