Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Şeker hastası mısınız?

Köşe Yazısını Dinle

Kıymetli okurlarım. Hareketsiz yaşam tarzımız, boş kalorili beslenme sistemimiz ve doğal yaşamdan gittikçe uzaklaşma bizleri obezite ve şeker hastalığı ile ödüllendirmektedir. Yurtdışında yapılan birçok ankette insanların en korktuğu 3 hastalıktan bir tanesi de şeker hastalığıdır (Bunama ve kanser diğer korkulanlar). Ülkemizde de eğer özellikle koruyucu sağlık hizmetleri desteğinde ve ülke geneline yönelik tedbirler daha da sıkılaştırılmaz ise hasta sayısının giderek artacağı aşikârdır.

Şeker hastalığında özellikle karbonhidrat alımına çok dikkat edilmelidir. Önceleri günlük gıda ihtiyacının %40 civarı karbondratlardan alınmalıdır denilirken 2021 yılında bilim insanları bunun çok daha azını almak gerekir demektedirler. Bu oran % 10-20 arasında olmalı denilmektedir. Bunun en sade biçimde tanımlanması adeta gıdalar içindeki karbonhidratları saymak zorunda olduğunuzdur. ABD’nin Diyabet Derneği (ADA) artık karbonhidrat alımının iyice azaltılması gereğini savunmakta ve uzun ve sağlıklı bir yaşam için bu oranın bireyselleştirilmesini önermektedir.

Üç ana karbonhidrat türü vardır. Nişasta, şekerler ve lifler. Şeker, basit karbonhidratlar denilen grupta yer alır. Basit karbonhidratlar 1 veya 2 şeker molekülü (monosakkarit ve disakkarit) içerirler. Meyveler, meyve suları, bal, süt ürünleri gibi gıdalarda şeker doğal olarak bulunur. Ancak işlenmiş gıdalara da şeker ilavesi yapılabilmektedir. Nişastalar ise karmaşık karbonhidratlardır ve en az 3 şeker molekülüne sahiptir. Vücudun nişastaları sindirmesi şekere göre daha uzun zaman alır ve daha karmaşıktır. Patates, pirinç, mısır, baklagiller, tam tahıllar bu gruba girerler. Lifler ise meyve, sebze, baklagiller, kuruyemişler, tam tahıllar gibi gıdalarda bulunurlar. Nişasta ve şekere göre lifler kan şekerinizi yükseltmez ve hatta yükselmesini yavaşlatabilirler.

Son yapılan çalışmalar ve bunlardan çıkartılan sonuçlara göre şeker hastasının 50 gram ve daha az karbonhidrat alması halinde kan şekeri düzeylerinde çok olumlu değişimler görülmektedir. Tip 1 şeker hastası insüline bağımlı olmasına rağmen bu kişilerde de karbonhidrat kısıtlaması ciddi oranda insülin enjeksiyon miktarını azaltmaktadır. Kaba bir tanımla, günde 2200 kalori ile beslenen bir kişide karbonhidrat alımı % 9-10 civarında olmalıdır. Bazı vakalarda bu miktar ile beslenmek şeker hastalığını tamamen ortadan kaldırabilmekte, ilaç ihtiyacı oluşmamaktadır. Net alınan karbonhidratı hesaplarken aldığınız karbonhidrat miktarından lifleri de düşmelisiniz.

Size ne kadar karbonhidrat yettiğini en iyi ayarlamanız için birkaç yöntem vardır. Gıdaların glisemik indeks değerlerini öğrenmeniz ilk yapacak işiniz olmalıdır. Bundan sonra kompleks karbonhidratlardan (nişasta, lif ve şekeri bir arada içeren ve doğal kaynaklardan gelen karbonhidratlar) oluşan beslenme tarzına geçerek kan şeker düzeylerinizi yemekten önce ve yemekten 1-2 saat sonra ölçmelisiniz. Bu yolla kısa bir süre içerisinde kan şeker düzeylerinizi nasıl azaltıp nasıl arttırdığınız hakkında ciddi ve faydalı bilgileri sağlamış olursunuz.

Kıymetli okurlarım. Bu yazı sizlere fikir vermek açısından yazılmış ve 2021 yılının en güncel bilgilerini içermektedir. Beslenmenizi ayarlarken ilk önceleri mutlaka bu işin uzmanları ile yola çıkmanızı öneririm. Asla unutulmasın. Kan şekerinin uzun vadedeki yüksekliği öncelikle sinirlerinize sonra da kan damarlarınıza zarar vererek sizlere bu korkunç hastalığın adı ile ters orantılı korkunç ve geri dönüşü olmayan yüzünü gösterir.

2022 yılı ülkeme sağlık ve mutluluklar getirsin. Sağlıcakla kalın…

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X