Kıymetli okurlarım. Sindirim sistemimiz kimi kişilerde 8, kimi kişilerde 12 metre civarında bir uzunluğa sahip, mükemmel hücreler ile donatılmış bir sistemdir. Bu hücrelerden bazıları asit yaparken bazıları da asit diğer hücrelerimizi öldürmesin diye aside dirençli salgılar yapar. Bazı hücreler safra yapar, vitamin taşıyıcı maddeler yapar, gıdaların emilebilecek boya gelmesi sonucu emilimi düzenleyen trafiği oluşturur. Daha bir çok fonksiyona sahip bu hücreler bizden sadece bu mükemmel sistemin sürdürülebilmesi için gereğini yapmamızı bekler. Bunun adı da bilinçli beslenmedir.
Sindirim sistemimize en büyük desteklerden birisi de fermente gıdaları almaktır. Atalarımızın bol miktarda tükettiği bu fermente gıdaları günümüzün beslenme kültüründe pek göremiyoruz. Oysa vücutlarımızda bulunan 100 trilyon civarındaki faydalı mikroorganizmaların yaşaması ve bizlere gerekli desteği vermeleri için bu gıdaları almamız şarttır. Kefirler, ev yapımı salçalar, turşular, tuzlamalar, sirkeler, yoğurtlar bu besinlere birer örnektir. 30 Temmuz 2021 Tarihli Rachael Link imzalı bir makale bazı fermente gıdaların genel sağlığı ve sindirim sistemini nasıl iyileştirdiğini yazmakta. Sıra ile bunları açıklayacağım.
1-KEFİR: Hun İmparatoru Atilla askerlerine savaş zamanı bulaşıcı hastalıklardan korunmak için mataralarında su değil kefir bulundurmalarını emretmişti. Roma’yı kuşattıklarında o kadar yaygın olan veba salgınından bir tek hun askerinin bile etkilenmediği ve bunun nedeninin kefir olduğu tarihsel kaynaklarda yazılıdır. Maya ve bakteri kümelerinin süte katılması ile oluşan kefir, kemik erimesinden bir çok iltihaba kadar yararlı etkilere sahiptir. Laktoz entoleransında yararlıdır. Bir çok çalışmada kanser ve kalp hastalıklarında hem klinik hem de laboratuvar göstergeler açısından iyileşmeler sağlamıştır. Bunu biyoaktif peptidler (protein parçacıkları) ile gerçekleştirir. Mikrobu ve yabancı maddeleri yok etmeye yarayan hücrelerimizi (Makrofajlar) güçlendirir, hormonal bağışıklığı arttırır. Özellikle bebeklik çağından itibaren kullandırılmaya alıştırılmalıdır. Dikkat edilmesi gereken tek durum kefiri taze tüketmenizdir.
2-LAHANA TURŞUSU: Bol miktarda lif, C ve K vitamini içerir. Lif içeriğinin yoğun olması nedeni ile kilo vermek isteyenlerin bol bol tüketmeleri çok yarar sağlar. Laktik asit bakterileri tarafından lahananın fermente edilmesi ile oluşan bu turşu lutein ve zeaksantin adlı iki kıymetli antioksidan içerir ki bunlar göz sağlığı için çok yararlıdır. Mevcut kanıtlar sınırlı olmasına rağmen lahana turşusunun sık görülen kanser türlerinde tedavi amaçlı kullanımı hakkında bazı üniversiteler çalışmalar yapmaktadırlar. 2012 Yılı’nda tıbbın saygın dergilerinden biri olan Nutrition And Cancer Dergisi’nde yayınlanan bir makaleye göre lahana ve lahana turşusu tüketimi meme kanseri oluşumunu önemli derecede azaltmaktadır. Burada önemli olan nokta lahana turşusunu pastörize etmemektir.
3-YOĞURT: Laktik asit bakterilerinin sütü fermente etmesi ile oluşur. B12, B2 vitaminleri başta olmak üzere kalsiyum, fosfor, potasyum ve diğer başka bir çok faydalı mikro besinleri içerir. Yapılan 14 bilimsel çalışma yoğurdun yüksek tansiyonu olanlarda kan basıncını düşürdüğünü göstermiştir. Özellikle ileri yaşlardaki kilo alımlarında yoğurt tüketiminin karın çevresi yağının azalmasına neden olduğu ve kasları koruduğu bulunmuştur. Yaşlı erişkinlerde kemik sağlığı için de çok yararlıdır. Buraada dikkat edilmesi gereken nokta yoğurdun doğal yollarla yapılması ve şeker ile birlikte tüketilmemesi gerçeğidir.
4-KOMBUCHA, MISO, KIMCHI, NATTO: Genellikle Uzak Doğu Mutfağı ürünleridirler. Bu gıdalar da probiyotikler açısından çok zengindir. Bizlere pek yabancı olmayan kombucha, gazlı, ekşimsi ve lezzetli bir çaydır. Özellikle karaciğer sağlığı için yararlıdır. Vücutta toksik madde birikimini azaltarak detoks etkisi gösterir. Trigliserit düzeylerini düşürücü etkilere sahiptir.