Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Tak…şak listeleri

Mekânı cennet olsun. Bir zamanlar tak denir, şak yaparım adlı bu deyim bir paşamız tarafından kullanılmıştı.
kadar hasta gördüm ki. Tedavi aşamalarını anlatırken hocam listeyi ne zaman vereceksiniz diye en az 3-4 kez araya giren…
Oysa ben insülin direncinin olduğunu, bunun hücreleri bozarak ölüme sebep olacağını, karaciğerde 3-4. derece yağlanma varsa artık sirozun kapıda beklediğini, kalorileri çok kısarsak zayıflama aşamasında sağlam hücrelerimizi ve kas hücrelerimizi de kaybedebileceğimizi anlatırken hasta yine listeyi sorar.
Hep bu anda aklıma gelir tak…şak Bağımlılık, alışkanlık, kulaktan kulağa yayılan söylenceler, başkalarının anlattıkları, bilgisiz ve deneyimsiz ancak şarlatanlıkla ikna kabiliyetini yoğurarak yetenekli bir dil oluşturmuş kişilikler ve maalesef bilime, bilim insanına güvensizlik, zayıflama konusunda bizleri liste komutlusu birer birey yaptı.
Listeyi ver şak diye uygulamaya başlayayım.
Kıymetli okurlarım sanıldığının aksine çok eskilerden beri genetik yapımız değişmedi. Oysa özellikle son 40-50 yıl gıda diye aldıklarımızın hemen tamamı şekil ve içerik değiştirdi.
Aldığımız gıdalar ile şekilleniyor, et, kan, kemik yapıyoruz. Bunun aksini söyleyecek kimse yok. Peki acaba genetik yapımızın tanımadığı bu 40-50 yıllık gıdalarla yaşamaya başladığımız zaman şu soruların cevapları neler olabilir?
1-Anne karnındaki bebek omega 3 yerine trans yağlar alırsa oluşacak hücreleri ne derece fonksiyon görür? Otizm, hiperaktivite, allerjik bünyeler,  erken adet görme bu nedenlerle mi oluşuyor?
2-Anne karnından başlayıp erişkin yaşa ulaşana kadar doğal gıdalar yerine doğallığından eser kalmamış gıdaları aldığımızda beyin hücrelerimizden tutun da her türlü toksine, mikroplara karşı savaş veren hücrelerimize kadar tüm hücrelerimiz ne derece sağlıklı olabilir, ayakta kalabilir? Alzheimer, kanser, depresyon, allerjiler, şeker, romatizmal hastalıklar neden son  yıllarda bu derece arttı?
3-Şöyle düşünün; Binlerce yıldır akan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerimizi atıklarımızla kirlettik.
Şehrimizin can suyu Nilüfer çayımızı kirlettik.
Balık değil, kurbağa değil acaba su sinekleri bile bu suda yaşayabiliyor mu? Hayır. Vücutlarımız da böyle mi oldu?
Vücutlarımızı da kirletiyoruz ve ardından pek çok hastalıklar ortaya çıkıyor. Son yıllarda pek çok yeni hastalıklar tanımlanıyor ve giderek de sayı artıyor.
Çalışmalar, her geçen yıl kafataslarımızın biraz daha inceldiğini göstermektedir. Binlerce yıllık şekillerimiz değişiyor.
Omega 3, likopen, kolin, lutein, arginin, triptofan, iyot, selenyum, mangan, çinko, krom, bakır, piknogenol, resveratrol, çeşitli flavanoidler, folik asit, B12, Nikotinik asit, diğer B grubu, C, A, E, D,K vitaminleri, Koenzim Q, Karnitin, pipelin, CLA, butirik asit, linolenik asit ve daha pek çok sayılabilecek maddenin artık vücudumuza belli oranlarda girmesi gerektiği bilim insanlarınca bulundu.
Liste mi istiyorsunuz? Bu sayılanlar ve daha niceleri içinde bulunmalı ki hücreleriniz de düşmanlarını gördüğü zaman hemen yapsın tak…şak… 

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X