Kıymetli okurlarım. Her zaman olduğu gibi saygın tıp dergilerinden derlediğim bazı makale özetlerini bu hafta da sizlere aktarmaya çalışacağım. Seçtiğim konular genellikle obezite ve buna bağı olarak gelişen yandaş hastalıklar ile ilgili olmaktadır. Faydalı olacağını umar sağlıklı günler dilerim.
1-YAYGIN BEL AĞRISINDA DÜZENLİ YÜRÜYÜŞ ETKİLİ OLUYORMU?
Bel ağısı çok yaygın olarak karşılaşılan bir durumdur. 2020 Yılı istatistiklerine göre bütün dünyada 620 milyon insanın bel ağısından dolayı sıkıntı çektikleri bilinmektedir. 20 Haziran 2024 Tarihli bir makaleye göre yakın zamanda yapılan bazı çalışmalar düzenli yürüyüşün bel ağısı üzerine sanılandan çok daha fazla olumlu etki gösterdiğini belirtmektedir. Düzenli yürüyüşler bel ağısı sıklığını azaltmakla birlikte yaşam kalitesinde de önemli etkiler gösteriyor. Uyku düzeni ve ruh halinde iyileşmeler yapıyor. Bu bilgiyi kanıtlayan çalışmalardan en son yapılanında 701 bel ağılı hasta çalışmaya alındı. Bu hastalar 2 gruba bölündü. Bir kısmı klâsik tedavi görürken bir kısmı da fizyoterapist kontrolünde yürüyüşler yaptı. Bu durum 6 ay sürdü. Sonuçta yürüyüş yapan grupta bel ağısı şiddeti azaldı. Klasik tedavi görenlerde bel ağısının tekrarı ortalama 112 gün sonra, yürüyüş yapanların ise 208 gün sonra görüldü.
Kıymetli okurlarım. Fizik kökenli bel ağılarında yürüyüşün önemi bu çalışma ve benzerleri ile kanıtlanmasına rağmen bu konuda uzman hekim ve fizyoterapi eğtimi alan kişilere danışmadan yürüyüşlere başlamamanızı öneririm. Yürüdüğünüz alan, yürüdüğünüz zaman, ayakkabı türünüz, bel ağınızın kaynaklandığı bölge ve daha pek çok etken sağlığınızda olumlu veya olumsuz gelişmelere neden olabilir.
2-OBEZİTE İLAÇLARI YAŞAMIN UZAMASINA KATKIDA BULUNURMU?
Kıymetli okurlarım. Burada ne ticari ismi ne de moleküler isminden bahsetmeden bazı ilaçlardan sizlere söz edeceğim. Bu ilaçlar genellikle enjeksiyon şeklinde verilen ve FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından onaylandığı için hekimlerin aksi bir durum çıkıp da FDA onayının kaldırılmasına kadar güvenle kullanabileceği ilaçlardandır. Genel olarak etkilerini bağ1rsak ve beynimizin bazı bölgelerine etki ederek bir takım yollarla gıda alımında azalma yaparak gösterirler. Araştırmalar bu ilaçların diyabet ve obeziteyi tedavi etmenin yanı sıra kanser ve kalp damar sistemi hastalıklarında da yardımcı olabildiğini göstermektedir. Bazıları halen ülkemizde kullanılmaktadır. Bazı daha iddialı oldukları söylenilenler ise şimdilik ABD ve bir kaç Avrupa ülkesinde kullanılmaktadır ve ülkemizde kullanımı başlamamıştır.
Obezite bir çok yandaş hastalık nedeni ile erken ölümlere yol açabilir. Obezitenin tedavisi ve ideal kiloya yaklaşılması da doğal olarak bizleri daha sağlıklı hale getirir ve bir çok komplikasyonda (yan hasarlar) azalmalar oluşur. Kalp damar sisteminde, kas ve kemik sisteminde, sindirim sisteminde, ruhsal ve nörolojik bir çok sıkıntının bu yolla üstesinden gelinebilir.
Halen bir çoğu etkilerinin araştırılması konusunda başlangıç aşamasında olsa dahi bu ilaçların obeziteye bağı erken ölümleri azaltarak yaşamı uzatacağı mutlaktır. ABD Los Angeles Kadın Kalp Sağlığı Merkezi’den Dr. Janet We’e göre bu ilaçlar kullanıma girdikten sonra gözlemlerimize göre kalp damar sistemi hastalıklarına sahip obezlerde ciddi risk azalmaları var demektedir.
ABD MemorialCare Kanser Enstitüsü bilim insanlarından hematolog ve tıbbi onkolog olan Dr.Wael Harb ise obezite ve kanser ilişkisine değinerek bu ilaçlar hakkında şunları söylüyor: Biz obez hastalarda sıklıkla meme, kalın bağ1rsak, yemek borusu, karaciğer, safra kesesi ve pankreas kanserlerini görmekteyiz. Bu ilaçlar yağlanmayı, insülin direncini, dolayısı ile kronik enflamasyonu azaltarak kanser riskini azaltmaktadırlar.
Uygun ve ehil ellerde obezite tedavisine ve ilaçlarına şu an için inanmak ve uygulamayı sürdürmek bir çok sıkıntıdan bizleri koruyacaktır.