Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu

Uyan da balığa gidelim

Herhangi bir konuda geç kalınması durumunda geç kalana alaycı tarzda bu söz söylenir. Hayatımda tıp fakültesinde okurken yaşadığım ikilemleri yoğunluk açısından başka bir dönemde yaşamadım. Rahmetli dedem 96 yaşında öldü. Ölmeden 1 yıl önce kollarında en ufak bir sarkma olmayan, odununu kesen, tırpan sallayan, sadece konuşurken biraz yüksek sesle konuşmanız gereken ve her konuda rahatlıkla konuşup, dinleyen, dinlenen ve hafızası güçlü bir adamdı. Belki sadece askerliği sırasında tereyağı yememiş olan dedemin temel besini et ve süt ürünleri idi. Fakültedeki bazı hocalarım bu gıdaların kalp damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok hastalığa sebep olduğunu anlatırken ben hep dedemi düşünürdüm. Hadi o belki istisna idi. Ama diğer yaşlılar’da aynı gıdaları alan ve koç gibi insanlardı. Bu işte bir yanlışlık vardı…

12 Ağustos 2015 tarihli bir yabancı makale şöyle yazıyor: Tereyağı gibi bir yağ, tam yağlı süt ve etlerdeki yağ ile erken ölüm arasında bir bağlantı tesbit edilememiştir. Kaynak olarak da dünyanın en saygın tıp dergilerinden birindeki bir araştırma gösteriliyor. Yüzbinlerce kayıt incelenerek bu karara varıldığı belirtilen çalışmada özellikle bu yiyecekler ile tip 2 diyabet, felç ve kalp hastalığı ölümlerinin bir bağlatısı olmadığı belirtilmiş. Bunları okuduğunuz saatlerde bile televizyonlarda, gazetelerde 3-4 saat kuaförde vakit harcadıktan sonra en güzel pozları ve bilgili edalarıyla bazı bilgelerin (?) yarım yağlı süt, yağsız yoğurt, yağsız peynir vs yemelisiniz dediklerine şahit olabilirsiniz. Şimdi sormak lazım neden? Deden, büyükannen bunları mı yedi. Bunlar ile beslense seni yapabilirler miydi?

Hayvansal kökenli yağların tehlikeli olduğu bilgisinin zirve yaptığı 80’li yıllarda İngiltere, % 30’larda olan doymuş yağ oranını % 10’lara düşürmüş ve dolayısı ile ağırlık karbonhidratlı gıdalara kaymıştı. Ama kendi ülke araştırmacılarının son çalışmaları bunun doğru bir tarz olmadığını onlara da göstermiş bulunmakta.

Diğer taraftan çok yakın bir tarihli makalede (11.Ağustos 2015) kızartılmış yiyecekler ve beraberinde alınan şekerli içecekler kalp krizi riskini % 56 artırıyor demektedir. Bu yiyecek tarzının günümüzdeki gençlerde ne yoğunlukta olduğunu bilmeyen yoktur. Kızartılmış tavuk, yanında asitli ve genellikle mısır şurubu katılmış bir içecek ile gününü geçiren çocuk ve gençlerimiz çok. Sonuçta erken yaşlarda gelişen insülin direnci, depresyon, şekil ve kişilik değişiklikleri, şeker hastalığı, kısırlık, tansiyon yüksekliği gelip bizleri buluyor.

Ben elinden geldiğince okuyan, gözlemleyen bir hekimim. Sansasyonel şeyler ile dikkat çekme özelliği yapımda yoktur. Sadece atalarımın beslenme sistemini iyi biliyorum. Ömrünün 30 yılını dünya topluluklarının beslenme özelliklerini gözlemleyerek harcayan, bu konuda bir deha olan Dr Weston Price’ı örnek alan hekimlerden biriyim. Bunlara güvenerek 1 yıl kadar önce bu köşelerden size yazmıştım. Tereyağı aklandı, yakında sıra sakatatlarda. İzlemeye devam edin, göreceksiniz.

Biz yüzyıllardır kendi kültürümüze uygun şekilde balığa gidelim, varsın başkaları uyansın da gelsin.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X