Yüzlerce yıldır vatan topraklarımız sayısız düşman akınlarına uğradı. Hele Anadolu toprakları saymakla bitmez. Oysa bizler burayı yurt edindik, ağır bedeller ödedik, yüz binlerce şehit verdik ve vermeye devam ediyoruz. Bu farkındalık ve bilinç ile her ferdin ülkesine duyduğu sevgi ve bağlılığın adına vatanseverlik demekteyiz.
Eğer ülkemizi seviyorsak onu temiz tutmak zorundayız. Vatandaş olarak bu bizim temel görevlerimizden olmalıdır. Aile içerisinden başlaması gereken bu bilinç okul ve diğer eğitici tüm faktörler tarafından da desteklenmelidir. Yere çöp atılmaması gereği bir küçük çocuğa annesi ve babası tarafından öğretilmeli, anne ve babanın da bunu bizzat uygulaması gereklidir. Marketten aldığı çikolata kabını çocuğunun yanında yere atan bir anne veya hijyen kurallarına uymayan bir öğretmen bunu eğittiği çocuğa uygulamada başarılı olamaz. Yere tüküren bir baba hijyeni istediği kadar çocuğuna anlatsın nafile, bunu bizzat kendisi de uygulamalıdır.
Her karış toprağı şehit kanları ile sulanmış diye başlarız vatanımızı tanımlarken. O zaman bu topraklara tükürme, çöp atma, molozlarını, çuvallara koyduğun çöpleri bir gece vakti anayolun kıyısına boşaltma, belediyenin çiçek saksılarının içine sigara izmaritlerini atma, geridönüşüm ilkelerine uy, plastik ile kaplanan dünyamıza ve denizimize bir pet şişe de sen fırlatma. Bunları yap ki ben de renklerine vurulduğum o ay yıldızlı bayrağı arabana, evine, işyerine gerçekten bu vatanı sevdiğin için koyduğuna inanayım.
Eleştirmeye gelince herkesi, hükümetleri, belediyeleri, vekilleri, muhtarları eleştiriyoruz. Ama acaba bizler ne kadar vatandaşlık görevlerimizi yerine getiriyoruz. Çok eski bir söz vardır. Herkes evinin önünü süpürse şehir tertemiz olur diye. Günümüzde belediyelerin en önemli giderlerinden olan çöp toplama hizmet bedelleri inanın biz vatandaşların desteği ile o kadar daha az boyutlara iner ki. Kaç kez şahit oldum. Çöp konteynerinin kapağını açmaya üşenerek içinden suyu akan çöplerini kıyılara bırakan insanları. Yazık değil mi?
Birkaç gün önce de Ege sahil kasabalarımızdan birinde yurtdışından gelen turist kafilesinin araç konvoyundan atılan naylon poşete sarılı çöpler ekranlara yansıdı. Kendi ülkenizde yapmadığınız şeyi benim ülkemde niye yapıyorsunuz. Sanmıyorum ama bizimkilerden gördünüz de onun için mi, yoksa içten içe beslediğiniz bir düşmanlık mı var benim güzel ülkeme.
BİBERİYE
Bu yıl içerisinde dünyaca ünlü hekimlerden ve Doğal Tıp Ansiklopedisi yazarı Dr. Michael Murray’ın İstanbul’daki bilimsel toplantısına katılmıştım. Kendisi ile sohbet etme imkanım oldu. Merak ettiğim bazı konuları da sorarak eksiklerimi giderdim. Dr. Murray önceki yılların aksine günde 6 porsiyon yeşillik tüketmemizin şart olduğunu belirtmişti. Kanserin koşarak geldiği günümüz koşullarında yeşillikler adeta can simididir.
Her ailede kanser belası ile uğraşan, bu illetin etkilediği bireyler var. Bu konuda tıbbi tedavi metodları ve izlenmesi gereken bilimsel yolları temel alarak konuma devam ediyorum. Özellikle son günlerde batı dünyası kaynaklı bazı makalelerde biberiye bitkisi ile ilgili olarak yapılan çalışmalara rastlamaktayım. Bu bitkinin içinde bulunan bazı yağlar ve antioksidan maddeler dolaşımı düzenlemekte, kansere karşı koruyucu etki göstemekte ve sindirim sistemi fonksiyonlarını düzenleyebilmekte. Elimizin altında biberiye de olsun. Klişe değil, gerçekten şifa doğada saklı.