Kıymetli okurlarım. Her hafta genellikle batı kaynaklı ve beslenme temelli bilgileri sizlerle paylaşmaktayım. Bugün de giderek artan vegan beslenme şeklinde kemik sağlığını korumak için gerekli olan ilkeleri sizlere yazacağım. Ayrıca yine bir kaç güncel bilgi ile makalemi sürdüreceğim.
Vegan tipi beslenme bazı ülkelerde giderek artıyor. ABD’de yapılan bir çalışma 2014 Yılı ile 2017 Yılı arasında vegan beslenen kişilerin % 600 (altıyüz) daha arttığını gösterdi. 2018 Yılı’nda bitki bazlı gıdalara yılda 4.9 milyar dolar harcanırken bu rakam 2020 Yılı’nda 7 milyar dolara çıktı. Bu, vegan tipi beslenmenin giderek arttığını da gösteriyor. Vejetaryen veya vegan tarzı beslenenlerin bazı nedenlere bağlı olarak daha uzun ve sağlıklı bir ömür sürdürdüklerine ilişkin çalışmalar, gözlemler var. Ancak gözlemler veganlarda kemik sağlığının optimum düzeyde olmadığını da gösteriyor. Bu kişilerde belli bir yaştan sonra küçük travmalar ile dahi kemik kırıklarının özellikle kalça bölgesinde daha sık ortaya çıktığı görülmektedir. 2022 Yılı’nın yaz aylarında yayınlanan bir çalışma raporuna göre bu kişilerin sıkı bir şekilde kaslarını çalıştırması ile daha iyi bir kemik sağlığına ulaştıkları gösterildi.
Avusturya’lı araştırmacılar 88 kadını 5 yıl boyunca takip etti. Bu kadınların bir kısmı vegan, bir kısmı ise omnivor (etçil ve otçul) beslenme tarzına sahipti. Kas güçlendirme, direnç hareketini çok az yapmalarına rağmen omnivorlarda kemik yapısı iyi idi. Kas güçlendirme yapmayan veganlarda kemik yapısı bozuk olmasına rağmen kas kuvvetlendirme hareketlerini belli bir düzeyde ve disiplin içinde yapan veganların kemik yapısı düzenli hareket yapan omnivolarınkine eşit düzeyde idi. Sonuç olarak veganlar haftanın belli günlerinde makineler ile veya ağırlıklar ile kas güçlendirme egzersizleri yapmak zorundadırlar.
ASHWAGANDHA NEDİR?
Bana çok sık sorulan sorulardan bazıları kişilerin sosyal medyada, yazılı ve görsel basında duyduğu moleküllerin ne olduğu üzerinedir. Yıllarca omega-3, D vitamini, B grubu vitaminler, doğal yağ asitleri, selenyum, iyot, manganez, demir, çinko, probiyotik ve lifler ile alâkalı sizlere bilgiler verdim.
Ashwagandha bitkisi daha çok Hindistan, Bazı Orta Doğu Ülkeleri ve Afrika’nın bazı bölgelerinde yılın her günü yeşilliğini koruyan çalı tipinde, domatesgiller ailesinden bir bitkidir. Hint Ginsengi olarak da bilinmektedir. Genellikle köklerinden elde edilen ekstreler kullanılmaktadır. Uzun yıllar sakinlik veren etkisi nedeni ile kullanılırken son yıllarda çok daha geniş bir kullanım ağına kavuşmuştur. Etkinliği konusunda Baltimor Tıp Dergisi’nde yapılan bir çalışmaya göre bu bitkinin ekstreleri stres, kaygı ve depresyonda çok etkili bulunmuştur. Bir stres hormonu olan kortizol hormonu düzeylerinde de sabahları % 23 azalmalara neden olmuştur.
Yurt dışında yaygın olarak kapsül formları kullanılmaktadır. Ülkemizde de preparatları vardır. Çeşitli şekillerde ücretini ödeyerek alma imkanına sahip olsanız dahi asla konunun uzmanlarına danışmadan bu preparatları ne kadar etkili olursa olsun kullanmanızı önermiyorum.
YİNE D VİTAMİNİ
Son günlerde Brain Behavior adlı tıp dergisinde yayınlanan bir çalışma D vitamini, probiyotik ve omega-3 yağ asitlerinin birlikte kullanımının depresyon, uyku kalitesi ve kaygı bozukluklarını önlemede yararlı olduklarını göstermekte. Tıpkı atalarımızın kapsül şeklinde değil de doğal olarak, farkında olmadan, bu dergiyi okumadan doğadan aldıkları gibi değil mi kıymetli okurlarım?