Konfüçyüs’ün çok bilinen bir sözüdür. Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.
Kıymetli okurlarım. Günümüzde belki de en gerekli şeylerden birisi sağlıklı, doğru, güvenilir bilgiye sahip olmaktır. Nasıl ki pusulanın bulunması sonrası uçsuz bucaksız mesafelerden doğru yönü tayin etmek mümkün olduysa doğru bilgiler de bizi istenilen hedefe götürecektir. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Ne yazık ki günümüzde bilgi bolluğu olmasına rağmen doğru bilgiyi bunların arasından çekip almak kolay değil. Bu nedenle hiç bir çıkarı olmadan, birilerinin sponsorluğuna dayalı olarak görüntü vermeyen kısaca bağımsız bilim yapan kişilerin bilgileri ile geçmişi harmanlayarak yaşamımıza yön vermek en doğrusu olacaktır. Derler ya, tarih, geçmiş en büyük öğretmendir diye…
Kimi uzman yoğurt, yumurta ve balık gibi gıdaları uzun yaşamak istiyorsanız almayın diye söylediklerinde bu sözlere inanırken kimisine de bunlarsız olmaz denildiğinde inanıyoruz. Çok saygın olarak bildiğimiz dünyanın en seçkin klinikleri bile 5 yıl önce söylediğinin bugün tersini söyleyebiliyor. Bazı yazılanlara göre (kayıtları ve bilgileri internet dünyasında bol bol yayınlanmıştır) besin piramitlerini hazırlayan, yeni ve iddialı ilaçların raporlandırılmasından yarar sağlayan, yapılan bilimsel çalışmaları istatistiki anlamda arzu edilen noktaya getiren uzmanların varlığından söz edilmektedir. Ne yazık ki burada insan sağlığını gözetmek birşeylerin biraz geri planında kalmaktadır. Tüm bunlar bilim camiasında bazen acımasız ithamlara, tartışmalara da neden olabilmektedir.
Son günlerde sosyal medyada yine yağlar ile ilgili birtakım konuşmalar yayınlanmaktadır. Bu yağların kalp damar sistemini tıkadığından özellikle bahsedilmekte ve ısrarla bitkisel ürünler ile hayatımızı geçirmemiz gerektiği söylenmektedir. Bu bilgilerin hatırı sayılır oranda takipçisi ve destekler tarzda yorumları da olmaktadır. Ben uzmanlık tezini beslenme bozuklukları ve obezite konusunda yapmış, yıllarca bu konuda bir çok hasta görmüş ve elinden geldiğince bu kişilere yararlı olmaya çalışmış bir hekimim. Bizi hekim yapan tıp fakültesi bilgilerini de baz alarak aşağıda yazacaklarımdan sonra sağlıklı hayvansal gıdaların ömrümüzden çalıp bizi erken yaşlarda damar hastası yapacağı kanaatinin sizlerde azalacağını düşünüyorum.
1-Akdeniz diyetini nasıl biliriz. Bugün en sağlıklı beslenme tarzı Akdeniz diyeti olarak gösteriliyor. Evet zeytinyağı ve sebzesi boldur. Ancak hatırı sayılır oranda krema, yağlı peynir (Girit’te köylülerin günlük 250 gram yağlı peynir tükettiği biliniyor), et, balık, sosis, domuz pastırması, domuz yağı ve tereyağı da tüketilmektedir.
2-Eskimoların gıdalarını bilirsiniz. Kanser ve kalp damar sistemi hastalıkları yok denecek kadar azdır.
3-İnsanlar 10 bin yıl önce (tarım öncesi dönemde) günümüzdeki insandan 2-3 kat daha fazla et tüketmelerine rağmen fosil incelemeleri bunlarda kanser oranının çok daha az olduğunu göstermektedir.
4-İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’i yıllarca beslenme danışmanı olan Zita West kraliçenin tereyağını çok sevdiğini İstanbul’da bir panelde söylemiştir. Kraliçe 97 yaşında iken ve ünvanını sürdürürken ölmüştür.
5-Dünyaca ünlü Mayo Klinik 2004 yılındaki yayınlarında atalarımızın (Avcı toplayıcı topluluklar) sağlıklı beslenmesinden uzaklaşıldıkça kalp damar sistemi hastalıklarının arttığını belirtmektedir.
6-Bugün ilköğretim döneminde gençlere okutuluyor. A, D, B12 başta olmak üzere bazı vitaminlerin, birçok protein yapan amino asit dediğimiz moleküllerin, omega-3’ün, kalp sağlığı için çok gerekli olan koenzim Q 10 gibi maddelerin, eklem sağlığı için dünya para ödeyip aldığımız kolajenlerin kaynakları çoğunlukla hayvansal gıdalardır.
Daha bu maddelere sayısız ekleme yapmak mümkündür…