Nail Keçili
Nail Keçili

Pazartesi günleri bir başka oluyor

Sanki işe gidiyormuş gibi sabahın köründe kalkıveriyorum. Harekete geçince ve belimin ağrısını hissedince her şey bitiyor. O muhteşem ağrı kamyonun arkasına binemediğim için inzibat erinin belimi dipçiklemesini hatırlatıyor. Bunları da yaşadık, geçti. Sevgili dostum Zoltan Boronkay “Adnan Menderes’in idam sehpasındaki resmini İnstagrama koymuşsun, mahvoldum. Üzüntüm tekrarladı. Nasıl yapmışlardı bu işi?” dedi. Yahu bunlar bu ülkede ilk defa olmuyor. Kimler kimlerin kafasını kesmişler. Büyük dedem diye iftihar ettiğim Kanuni Sultan Süleyman oğlu Mustafa’yı öldürtmüş. Daha böyle neler neler.

Tam anlayamadığım bir tek şey var. Adnan Bey’i uçak kazasına sürüklediğine inandığım İngiliz hükümetinin ve o dönemdeki İngilizlere yardım eden büyükelçimizin yardımcısı Selahattin Ağabey’in artık bu işin aslını anlatması lazım derken, Menderes’in Türkiye’ye dönüşünde onu karşılamaya giden milyonlarca sevenin asılmasına mani olamamaları gerçekten anlaşılır gibi değil. Hadi astılar, asanları bu millet nasıl asmadı? Hayret edilecek bir şey. İstanbul’un fethi dolayısıyla yapılan törende Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında toplanmış yine sanki milyonlarca insanı gördüm. Düşündüm, bunlar gerçekten Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a inanan, sadık insanlar mı? Kanaatimi söylüyorum. Evet, bu sefer farklı… Recep Tayyip Erdoğan’a oyunu veren desteğini veren insanlar gerçekten ona inanan, sadık Türk halkı.

Sabahleyin dünya çapında bir kemancı hanımefendi benimle görüşmeye geldi. İçimden çalışmak gelmiyor. Beni arkamdan vuranların yüzünden kaybettiğim mal varlığım geri gelmiyor. Artık ülkeme katkıda bulunacak icraatlarda dahi kolum yerinden kalkmıyor.

Kemancı hanım gerçekten muazzam bir festival organize etmek için düşüncelerini bana anlatıp destek almaya gelmiş. Bense cenin pozisyonuna girip divana kıvrılmak istiyorum. Bugün neredeyse aybaşı, insanlar ay sonunu zor getirmişler. Marmaris’te bile para yetmiyor. Bana yardımcı olan hanım geçen gün pazara çıkmış bir liste gösterdi, almış ve 30 lira ödemiş. Bu liste İstanbul’da minimum 300 lira. Üniversite bitirmiş, belli bir süre gazetecilik yapmış bu hanımefendiye de para yetmiyor.

Dostum Zoltan Boronkay’la dün akşam marina içinde bir yere davet edildik. Paul&shark mağazasının önünden geçerken vitrinde gerçekten rengine bayıldığım bir gömlek gördüm, fiyatını sordum adam 680 lira dedi. Tezgâhtar beye “Bu parayı gömlek için veren var mı?” diye sordum. “Var ki dükkânımız açık beyefendi” dedi. Bana “Sizin üzerinizdeki gömlek de pahalı kaça aldınız” diye sordu. Üzerimdeki gömleği tam 20 yıl evvel Güney Fransa’nın Antip şehrinden bir mağazadan almıştım ama eminim ki 680 lira değildi. Çarşı içine indiğiniz zaman dünyanın en ünlü markalarının taklit tişörtlerini 15 liraya alıyorsunuz. Neden bu taklitçilere mani olunamıyor diye soruyor akıllı geçinen zevat. Cevap gayet basit: ucuz taklit de olsa kalitesiz değil mallar, insanlar bunu alıp giymeyi tercih ediyor.

Not: Bir defa daha belirtmeden geçemeyeceğim…

Yeni Başbakanımız Binali Yıldırım Bey’in, içimden bir his, çok başarılı olacağını söylüyor. Ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da, Sayın Başbakanımızı ciddi şekilde destekleyeceğini ümit etmekteyim. Türkiye’de yapılacak daha çok iş var. Temennim bu işler bitmeden Cumhurbaşkanımız sıkılmasın. Aksi takdirde hepimiz berbat oluruz.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X