Sabah 8’de Emre telefon etti. Emre’yi gençliğinden beri iyi tanırım. Babası Fenerbahçe Setur Marinalarının başındaydı. O da Koç eğitiminden geçmiş iyi bir denizci olarak babasından sonra tüm Setur Marinalarının başına geçti. Kötü bir haber diye fırladım yataktan, telefonu açar açmaz, anlatmaya başladı: “Ağabey kusura bakma, senin birkaç gün evvel yazdığın 800 milyon dolarlık zengin İsveçli’nin tatilini Türk sularında geçirmeyi tercih etmesi haberini okur okumaz harekete geçtim. Başvurmadığım turizmle ilgili devlet teşekkülü kalmadı. Turizm bakanlığından tutun dışişleri bakanlığına kadar uğraştım. İnanılmaz bir şekilde tık yok. Bu adamlar bu kadar mı turizmin battığının farkında değiller. Şu adamın teknesinin ve Türk sularını tercih etmesinin haberini ve resimlerini dünya basınına mutlaka dağıtalım. Yayınlanması için de tüm büyükelçilerimizi seferber edelim, gerekirse para verelim mesajları verdim. Yine tık yok.” 

Ben bugün Marmaris Belediye Başkanımıza haber ilettim. “Tatilini Marmaris’te geçirmeye karar veren ünlülerimizi fahri Marmarisli olarak ödüllendirelim” dedim, Sayın Ali Acar’ın bu meseleye sıcak bakacağına eminim. Gerekirse yapılacak mütevazı törenler için fahri olarak evimi açmaya hazır olduğumu da söyledim. 

Gazetelerin birinin spor ilavesi Milli Takım oyuncularımızı övüyor. Fatih Bey’i tepelere çıkarıyor. Fatih Terim’i Galatasaray Kulübü’ne teknik yönetici olarak davet ettiğimiz zaman ben yönetim kurulundaydım. Ben de Fatih Terim için oy kullandım. Başkanımız Faruk Süren Galatasaray’a gelmiş geçmiş bana göre en değerli başkandır. Hagi, Hakan gibi o zamanın baba futbolcularını bizim yönetim kurulumuz transfer etmişti. Neticede de Fatih Hoca’nın önderliğinde Avrupa şampiyonu olduk. Seneler geçtikçe insanlar yaşlanıyorlar. Eğer mesleğimizin gelişmesini çok ciddi bir şekilde okuyarak, seyrederek, dinleyerek takip etmiyorsanız hiçbir meslekte başarılı olmanız mümkün değildir. Fatih Hoca artık bir dededir. Torunları olan bir dede. Ne kadar gayret ederse etsin sektörünün gelişmesini gençliğinde olduğu kadar sıkı takip edemez. Bizler gerçekten hem yaşımızla hem yaşadıklarımızla çok tecrübeli insanlarız. Yerinde kullanıldığımızda çok yararlı icraatlarımız olur. İktidarımız beni Tayyip Bey’in siyasete atılma kararıyla bir süre çalıştırdı. Sonra koalisyon hükümetinin affedilmez hatalarıyla hapse atıldığımda anladığım kadarıyla “tu kaka” oldum. Önemli değil. Yine de sabırla ve fahri olarak yazıyorum, çiziyorum, anlatıyorum. İster dinlesinler, ister es geçsinler. Toslandığı zaman eğer yaşıyorsam iki çift sözüm olur.

Gelelim yine Fatih Hoca’ya… Galatasaray Kulübü’nün bugünkü felaket halinin üstüne toprak dökmeden evvel başkanının yapacağı en başarılı icraat Fatih Hoca’yı teknik adamlar üstü bir sıfatla kulübün tüm sporlarının başına getirerek birlik ve beraberliği sağlamasının yanı sıra disiplinli ve adaletli tavrıyla gençleri yetiştirmek olmalıdır.

Turizme gelince dönüp dönüp aynı şeyi söylüyorum. Turizm Bakanlığı reklam yaparak Türkiye’ye TURİST GETİREMEZ. Turistin nasıl geleceğini, gelme imkânının nasıl oluşabileceğini bir tarafımdan ter çıkararak anlatmaya çalışıyorum. Bizim görüşlerimize de bakan yok. Türkiye’de yıllardır Turizm Bakanlığı 100 milyon dolar ve üzerinde bir bütçeyi tanıtım hizmeti olarak harcadığını iddia eder. Bizim meslek döneminde yaptığımız hesaplara göre bu 100 milyon doların çok cüzi bir kısmının medyaya harcandığı o reklam dedikleri İstanbul üzerinde halıda uçan kızların yayınlanan görüntülerini dahi yaptığımız araştırmalarda kimse görememiştir, o kadar az yayınlanmıştır. Dolayısıyla Turizm Bakanlığı’nın bu bütçesi içeriden, dışarıdan hep yok edilmeye çalışılmış bir düzen içerisindeyiz. Ayrıca bu tarz işlerde reklam yaparak turist getirme dönemi çoktan geçmiş, bitmiştir. Amerika’nın, İngiltere’nin, Avrupa ülkelerinin, Japonya’nın, Çin’in paralı reklam vererek ülkesini tanıtma ve turist getirme çağrısı yaptığını hiç gördünüz mü? Bunun nasıl yapılacağını para ödemeden en iyi öğreneceğiniz adam olduğumu iddia ediyorum. Hele bir sorun.