Çok şükür bu sezon Karabük ve Konya galibiyetleriyle ligde kalmayı geçen yılın aksine bitime üç hafta garantiledik.

Artık Fenerbahçe, Trabzon ve Gençlerbirliği ile oynanacak son 3 maça takım daha rahat çıkar ve alacağı puanlarla ligi ilk 10 arasında bitirir diye düşünürken, futbolcuların antrenman boykotuyla karşılaştık.

Ne diyelim bu günleri de görmek varmış…

Bursaspor tarihinde ilk kez 2007-2008 sezonunda Ali Karasu başkanlığı döneminde Vakıfköy’de futbolcuların paraları ödenmediği gerekçesiyle antrenmana çıkmamasına tanıklık etmiştik. Yaşanan bir günlük isyanın tarihin tozlu raflarına kalkacağını ve bir daha karşılaşmayacağımızı düşünmüştük. Ancak yanılmışız.

Konyaspor galibiyetiyle puanı 39’a çıkaran futbolcuların çarşamba günü Özlüce’de sinyalini verdiği isyan bastırılamayınca ne yazık ki Fenerbahçe maçı öncesinde Bursaspor ulusal televizyonların ana haberlerine konu oldu.

Koskoca camiayı zor durumda bırakanlardan elbette hesap sorulacaktır.

Büyük meblağların döndüğü futbol piyasasında tutunmak günümüzde hiç kolay değil.

Türk futbolunda iz bırakmış kulüplerin nasıl alt liglere doğru yuvarlanıp gittiğini görüyoruz.

2010’daki şampiyonluğun ardından borçları sıfırlama noktasına getirmişken, son 3 yönetim döneminde önemli futbolcu satış gelirine rağmen bugün 390 milyon lira gibi bir borçtan bahsediyorsak herkes şapkasını önüne alıp bir değil iki defa düşünmeli.

Bursaspor’un ayaklarının üzerine kalkabilmesi için kısa vadeli borçlarını karşılayacak sıcak para akışına, uzun vadeli gelir getirici projelere, kulübün tamamen kurumsal bir yapıya bürünmesine, Türkiye’nin örnek alabileceği bir sisteme kavuşturulmasına, sadece günü değil, geleceği kurtaran bir yönetim anlayışına ihtiyacı var.

Büyük rakamlarla transfer yapma devri bittiğine göre Vakıfköy’ün güçlendirilmesine, daha donanımlı oyuncu yetiştirilmesinin sağlanmasına, genç ve gelecek vaad eden yerli ve yabancı oyuncuların bulunup getirilmesinden, onların parlatılıp satılmasından başka çare yok gibi duruyor.

Doların, Euro’nun alıp başını gittiği, Türk lirasının yılbaşından bu yana yüzde 11,5 değer kaybettiği ülkemizin gerçeklerinin göz önünde bulundurulması kaçınılmaz.