Merhum Neyzen Tevfik’e bir arkadaşı okuyup değerlendirmesi için ilk yazdığı kitabın taslağını vermiş. Lütfen bunu oku ve kitabım hakkında yorum yap sonra bunu bastıracağım. Neyzen pek istekli olmasa da değerlendirmek için kitap taslağını alır. Kısa bir müddet sonra arkadaşı ile karşılaşır. Arkadaşı kitabı okudun mu der. Okudum der Neyzen. Nasıl buldun peki? Beğenmedim der. Arkadaşı sinirlenir, sen hayatında kitap yazdın mı ki hiç nasıl karar veriyorsun deyince Neyzen sinirlenir ve o güzel cevabı verir: Kardeşim ben yumurtanın taze mi bayat mı olduğunu çok iyi anlarım ama hayatımda hiç yumurtlamadım. Böyle bir hikaye ile sözlerime neden başladığımı az sonra yazacaklarımı okuduğunuzda çok daha iyi anlayacaksınız. Derler ya, kıssadan hisse. Kıssa bilimden hisse ise ilgiliden.

Kıymetli okurlarım. Gidenler bilir, gitmeyenler de televizyon kanallarından gitmiş gibi bilir ki ABD’de obez insanların oranı çok yüksek. Şimdi size son bilgileri aktarayım. Kadın ve erkek açısından ülkemiz bireyleri obezite oranında ABD’den pek farklı değil. Obeziteye halen kozmetik bir sorun olarak bakıp sadece fit olma adına çareler ararsak, bunun sadece listeler ile önlenebileceği masallarına kanarsak, kalori de kalori diye tutturup beslenmenin ne olduğunu atlarsak geleceğimiz pek parlak değil. Elin oğlu artık obeziteye Adipocity based chronic disease (ABCD) diyor. Yani yağlanmaya bağlı kronik hastalık. Yıllardır hastalık olarak görmediğimiz solucan bugün yılan olmuş her tarafımızı sokuyor.

Pitsburg Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma çok dikkat çekici ve çevrenizi şöyle bir incelediğinizde aslında korkunç sonuçlara neden olabilecek bir ders niteliğinde. 94 kişinin incelendiği bu çalışmada vücut kitle indeksi (VKİ) 30 ve üzeri olanlarda beyin dokusunda en az % 8’lik, VKİ 25-30 arası olanlarda ise en az % 4’lük bir kayıp var. Kaybolan beyin kısımları özellikle frontal ve temporal bölgeler. Bu bölgeler hafıza ve karar verme gibi fonksiyonların düzenlendiği bölgelerdir. Bu çalışmaya göre ülkemizde milyonlarca beyin dokusu atrofiye uğramış insanımız olmalı.

İngiltere’nin hatırı sayılır, ciddi gazetelerinden olan The Guardian’ın yakın zamandaki bir sayısında manşetten verilen bir haber de çok ilgi çekici: Obezlerin beyinleri, ince olan yaşıtlarından 10 yaş daha yaşlı. MR tekniği ile 246 normal kilolu, 227 obez insan üzerinde yapılan bu araştırma çok somut kanıtlar ile gözler önüne serildi.

Obezlerde beyin fonksiyonlarındaki bu değişiklikler ile ilgili literatürler saymakla bitmiyor. Obezite ülkemizde giderek artıyor. Bu hesaba göre trafikte, bankalarda, üniversitelerde, devlet dairelerinde, fabrikalarda, özel kuruluşlarda, hastanelerde, daha sayılabilecek pek çok kurum ve kuruluşlarda bu insanlara rastlamamız tesadüf değil. Hayati kararların alınması gereken ortamlarda, dikkat gerektiren ortamlarda, tecrübenin önemli olduğu durumlarda etkilenmiş kişiler ele alındığında, frontal ve temporal beyin bölgelerindeki bu kayıplar toplum adına çok ciddi sonuçlar doğurabilir. 2006 yılında önlenebilen ölümlerin kralı olan tütün artık gerilerde kaldı. Şimdi kral obezite. Öldürmekle kalmıyor, ülkemin kaderiyle de oynuyor. Bugün cep telefonunu, uçağı, aşıları, organ naklini, hayatımızı kolaylaştıran her şeyi bulan bilim aynı zamanda obezler konusunda da uyarısını yapıyor. Ehil ellerde önlenebilir bu hastalıkta çare bulma adına artık söz savunmanın.