Dr. Mete Ekşioğlu
Dr. Mete Ekşioğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Nazar etme ne olur

Çalış senin de olur diye halk arasında bir deyim vardır. Çalışıldığı takdirde imkânsız gibi görünen işlerin herkes tarafından başarılabileceğini anlatır. Günümüzde bir işte kendisini kanıtlamış olan insanların hepsinin geçmişinde, başarının derecesi ile orantılı olarak o işe harcanan emek yatmaktadır. Çok nadiren bunun aksi durumlara da rastlanılır ancak şunu da derler: Tepelere tırnaklarınla çıkacaksın. Yukarıdan konulursan başın döner aşağı yuvarlanırsın.

1 Mayıs 2016 tarihli İngilizce bir tıbbi çalışma mükemmel bilgiler veriyor ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Batı dünyasının son zamanlarda korktuğu hastalıkların başında obezite ve Alzheimer gelmekte. ABD’de bulunan Kentucky Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı hareketli yaşam tarzının beynimizi daha da büyüttüğünü belirtmekte. Özellikle beynimizin hafıza ile ilgili kısımlarında, hareketli bir vücudunuz varsa yeni bazı hücrelerin gelişebileceğini söylüyor bu uzmanlar. Bu da ileri yaşlarda Alzheimer’dan korunmada mükemmel bir çaredir. Bugün tıp böyle bir ilaç geliştirememiştir.

İleri yaşlardaki 30 kadın ve erkek gönüllü üzerinde yapılan bu konudaki araştırma şunu göstermiştir. Hareketle beyindeki kan akımı artıyor ve kan ile beyine giden besleyici maddelerin miktarları da artıyor. En çok önerilen aktivite yürüyüş. Süresi de en az 30 dakika. Sonra yüzme, koşu gibi aktiviteler var. Dans bile yararlı aktivitelerdendir deniliyor.

Mezarlıktakilerin pişman oldukları şeyler için insanoğlu bugün elinden geleni yapmaya devam ediyor. Çok değil haftada 3-4 gün 40 dakikalık yürüyüş veya başka bir sportif aktivite ile birlikte düzenli bir beslenme bizleri pek çok hastalıktan koruyabiliyor. Eskiden beri bunun kalp sağlığı açısından çok önemli olduğu bilinirdi. Şimdilerde beynimizin sağlığı için de bunun çok gerekli olduğuna dair her gün pek çok makale yayımlanıyor. Bu nedenle diyorum ki nazar etme ne olur, yap gerekeni senin de olur.

 

KORNA SESLERİ…

 

Yurt dışında pek çok ülkede arabalara korna koymasanız da bunun eksikliği hissedilmez. Çalmıyor çünkü insanlar. Ama ülkemizde bu konuda gerekli kültür halen eksik. Cami kapılarında, hastane önlerinde, çay bahçelerinin dibinde, hamile kadınların yanında, gece uykunuzda evinizin önünde çalınan kornalar işitme sistemimize son derece zarar veriyor. Egzoz seslerini saymıyorum bile.

İstanbul Mecidiyeköy’de 24 saat süre ile sadece bir noktada kayıt yapılmış. Sadece kayıt yapılan bu noktada 5289 kez korna çalınmış. Vay kulakların haline vay. Kalıcı ve yavaş ilerleyen işitme kaybı sebepleri arasında bu gürültü çeşidinin küçümsenmeyecek yeri var. Hem de erken yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Birileri dat dat yaparken, kulaklarımızda imdat imdat diye haykırıyor.

İnsanın belirli doğal ve toplumsal koşullarda uyaranlara normalden farklı tepki vermesine anormal davranış denilir. Çevremizde gıdadan harekete, egzozdan kornaya, yerlere tükürmekten çöp atmaya kadar davranışlarımızda anormallikler var. Ben sadece tıbbi konulara değinirim. Geri kalanları siz de bilirsiniz.

Asıl yetimler anadan babadan yoksun olanlar değil, ilim ve ahlaktan yoksun olanlardır (Hz.Ali)

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X