Kıymetli okurlarım. Hemen her 3 yazımdan birisinin konusu obezite ile ilgilidir. Bunun nedeni hem uzmanlık tezim olduğu için hem de bu bilgilerimin üstüne sayısız hasta tedavi ederek tecrübelerimi arttırdığım içindir. Böylelikle kirlenmiş bilgi havuzunda sizlere net ve doğru bilgileri aktarmaktan inanılmaz bir mutluluk duyduğumu da ifade etmek isterim.
Erkekte vücut ağırlığının % 18 i, kadında ise %22 yi aşması obeziteye girişi gösterir. Vücut yağ oranı arttıkça obezite de oran olarak artar. Yağlanmanın karında veya basenlerde birikmesi bu hastalığın meydana getireceği komplikasyonların da (vücut için sıkıntı yaratan, istenmeyen haller) farklı şekillerde ortaya çıkmasına neden olur. Karın bölgesinde biriken fazla yağlar başka bir çok istenmeyen durumlara neden olsa da genellikle metabolik sendrom dediğimiz kalp damar sistemini etkileyen sağlık sorunlarını meydana getirir.
Dünyanın genelinde obezite oranlarında ciddi artışlar var. En sağlıklı verilerin alınabildiği Birleşik Krallık Verileri dahi 1980 ile 2013 Yılları arasında kilo fazlalığı ve obezitenin %36 lardan % 62 ye çıktığını belirtiyor. Bu oranların 2025 Yılı’nda çok daha fazlalaşacağı tahmin edilmektedir. Bu durum bazı beklentileri de alt üst etmektedir. Örneğin obezite arttıkça özellikle kalp damar sistemi, şeker hastalığı, kanserler, bunama gibi hallerde tıbbi olanaklara rağmen uzun yaşam beklentileri yavaşlamaya hatta gerilemeye başlamıştır. Batılı ülkelerde yapılan araştırmalara göre obezite ve komplikasyonlarını yönetmenin küresel maaliyeti 2 trilyon dolar civarındadır. Bu rakam silahlı çatışmalar, terör ve sigaranın küresel maaliyete denktir.
Bugüne kadar yapılan en geniş kapsamlı bir araştırmaya göre (Asya, Avrupa ve Kuzey Amerika kaynaklı toplam 239 çalışma sonucu incelenen 10.6 milyon insan araştırılmıştır) şu kesinlik kazanmıştır: Vücut yağı arttıkça ölüm o derece daha kaçınılmaz oluyor. Burada sayfalar dolusu komplikasyonlar yazılabilir ve bunların bir çoğunu mutlaka duymuşsunuzdur. Kalp damar sistemi hastalıkları, karaciğer sirozu, şeker hastalığı, felçler gibi. Ciddi sonuçlar doğurabilen ve pek konuşulmayan bazı önemli durumları da güncel hali ile yazayım.
1-Obstrüktif uyku apnesi: Eğer çocukluk çağında oluşursa davranış sorunlarından tutun da gelişme geriliğine kadar bir çok sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. 2006 yılına kadar çocuklarda bademcik kökenli olarak kabul edilen bu durum artık % 50 den fazla oranda obezite kaynaklıdır. Erişkinlerde ise bu durum çok tehlikelidir ve yüksek tansiyon, karaciğer fonksiyonlarında bozulma, insülin direnci ve metabolik işleyişte bozulmalar ile ilişkilidir. Ayrıca yağlanma arttıkça astım hastalığı görülme riski de artmakta ve kilo verilince düzelmeler görülebilmektedir. Obezlerde astım krizleri daha sert geçebilir.
2- Romatizmal hastalıklar: Son yıllarda yapılan çalışmalar romatoid artrit denilen romatizmal hastalık ile multipl skleroz, sedef astalığı ve sedef hastalığına bağlı diz iltihaplanmasının obezlerde çok daha fazla görüldüğünü ispatlamıştır.
3-Son dönem böbrek yetmezliği: 8 milyondan fazla kişinin araştırıldığı bir çalışma bu hastalığın fazla kilolu olanlarda yaklaşık 2 kat, obezlerde ise 7 kata kadar daha sık görüldüğünü kanıtlamıştır.
4-Doğurganlık: Hem erkekte hem de kadında ciddi derecede kısırlık oluşabilir. Obez kadınlarda doğurganlığı arttırıcı tedavilere direnç de oluşabilir. Gebe kalan kadında gebelik komplikasyonlarının derecesini ve oranını arttırır.
5-Psikolojik gerçekler: Obez ergenlerde sağlıklı akranlarına göre farklı kişilik yapıları gelişme olasılığı çok yüksektir. Madde bağımlılığı, riskli cinsel davranışlar ve şiddet bunların başında gelir.