Avatar
Olay Gazetesi

Yüreğin kadarsın!

Yaşama baktığımızda, klasikleşmiş sosyolojik gelişimin belli bir yaş aralığı var. Çocukluk dönemlerimizde önümüze bir yol haritası konulmuştur; Bizden öncekilerin de test edip onayladığı ve bizimde dahil olmamızı bekledikleri bir sistemin alışkanlığıdır.

İlkokul, ortaokul, lise, üniversite… Yol bellidir. İlkokul dönemlerinde çiçekleri masadaki vazoya göre çizeriz. Renkler bellidir. Okuyacağımız kitaplar da önceden belirlenmiştir. Çizginin dışına çıkma olasılığımız düşünülerek listelenmiştir. Ee zaten her şey büyüklerimiz tarafından düşünülmüştür. Bize düşen aykırılık yapmadan sistemin parçası olmaktır.

Haksız da sayılmazlar bir kere içinize “neden, nasıl, sonrası vb…” gibi virüsleri düşüncenin gücüne inanan yazarlardan kaparsanız, inanın iflah olmazsınız!

Ortaokul yıllarında yaz tatili dönüşünde derste, okuduğumuz kitapları belirtip, kısaca tanıtıyorduk. Sıra bana geldiğinde öğretmenim: “Söyle bakalım küçük kitap kurdu neleri okudun?” demişti. Ben sırayla okuduğum “Balzac’ı, Emile Zola’ yı, Stendhal’ı sayıp en son asıl Yaşar Kemal İnce Memed’ i okudum” deyince öğretmenimin yüzü karardı. Hışımla “Otur yerine başımıza eşkıya mı olacaksın” dedi…

Ve bense düşünmeye ilk İnce Memed’le dostluk kurarak başlamıştım. Çoktan kapmıştım virüsü, bünye tadına alışmıştı kelime görünümündeki alev dizelerin. Başımı eğip yerime oturdum. Her gece ders kitaplarımın içine saklayıp okudum Yaşar Kemal’in devleşen öykülerini, hiç pes etmeden, usanmadan.

Her okuduğumda büyük üstadın kulağıma yeniden fısıldadığını düşündüm, “Düşünmek en küçük anlamda var olmak demektir.”

Yüreğimi bodur boyumdan önce büyüten büyük yazarın kazandırdıklarına saygısızlık yapmamak adına var olmanın ön koşulunun düşünmek, yüreğinle düşünmek olduğunu hiç unutmadım, hayatım boyunca…

Bana güvendi de uyuyor yavrum, insanın hası, çatal yüreklisi, bir bebecik kadar safı, Hz .Ali kadar akıllısı, ak sakallı, yeşil donlu Hızır gibi kerametlisi, Köroğlu gibi kurnazı, adı güzel, kendi güzel Muhammed gibi insanoğluna saygılısı insana güvenir yavrum…

Gözünü kapatır da en kötü insana canını teslim eder yavrum. O insana güvenmeyen her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan, insan değil piçtir yavrum.” (İnce Memed, Yaşar Kemal) yeniden okudum bu hafta yeniden âşık oldum hikâyesine Yaşar Kemal’in. Bozkırın ortasından Toroslar’a uzanan serüvene yıllar önce onunla başlamıştım. Yüreğimle düşünmeyi, sevmeyi o zaman öğrenmiştim. Kim bilir bu yanım yaşamın bana sunduğu bir hediye mi, yoksa bozkırın ortasında filizlenen çocukluğumun sığındığı özgür liman mıydı? Karar veremedim.

Uykuya dalmadan yatağımın içine saklayıp okudum hikâyeleri beni öykülere âşık etti. O gün bugün her şey bana, kulağıma yalnızca benim duyacağım şekilde öyküsünü fısıldar. Ya da ben her şeyin öyküsü olduğuna inanırım.

Bir öyküyü anlatırken dahil olabiliyorsanız şanslısınızdır, ama öykünün göbeğinde hissedebiliyorsanız bu bir sihirdir. Hem de ne sihir biliyor musunuz? Bu sizi sürükler, yüreğinizi olduğu yerden söker, sakinleştirir, iyileştirir, yeniden yerine takar. Bambaşka sıcaklığıyla.

O zaman başlar içinizdeki yürek isyanı, ne çevrenin alkışına ne de maddesel oyuncaklara teslim edemezsiniz gelişmeye, yaratmaya aç onarılmış yüreğinizi…

Yaşar Kemal, yaşamın sihri, yaşamsal cevherin ta kendisi işte. Çocukluk dönemlerinde hikâyeleriyle tanıştım. Amcamın kitap evinde koca çınara dokundum. Sessizce bir köşede sohbetini dinledim. Bir daha da ben aynı ben olamadım… Okuduğum İnce Memed’le ben de hoyratlaştım, her şeyi boş verip Toroslar’da defalarca kayboldum.

Bütün hafta söyleniyorum: Yoğun bakımdaki koca çınarın ölüm ancak bedenini galebe çalabilir. Ama devleşen cümleleri öyküleri alt edilemez. Çünkü Yaşar Kemal’lik toprağa girse de o toprağı, menekşelere, güllere, kır çiçeklerine boğabilecek kadar sevgi, yaşam, özgürlük içerir.

Çocuklar insandır, insanlarla oynamamalı, bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş. Doğru yalnızdır.”

Ve “İnsan evrende gövdesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.” (Yaşar Kemal)

Keyifli pazarlar.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X