Bir insana hayat verebilmek, onun yeniden yaşama tutunmasına vesile olmak ne büyük bir güzelliktir.
Bunu yapabilen onca insan var.
Yaşama veda etmiş en sevdiğinin bir parçasını koparıp başka bir insana nakline razı olmak kolay olmasa gerek.
Keza, canlıyken vücudunun bir parçasını başka bir insanla paylaşmak herhalde bambaşka bir duygudur. Bunu anca o heyecanı yaşayan bilir.
Efendim, her yıl 3-9 Kasım tarihleri arası Organ Nakil Haftası olarak kutlanıyor.
Pandemi nedeniyle haftayı kutlama izni yok ama topluma bu vesileyle organ bağışı ve öneminin hatırlatılmasında fayda var.
Dün gazetemizin internet portalında Bursa’da organ nakli için mücadele veren iki değerli konukla sohbet ettik.
Bursa Böbrek Hastalıkları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği BÖBDER Başkanı Haluk Akın ve Yönetici Elif Korkmaz Şahin konuğumdu.
BÖBDER’i uzunca süredir izliyoruz. Kentimizde organ bağışı ve naklinin artırılmasında büyük katkıları var.
Bir STK olarak sağlık bürokrasisine, hastanelere, hastalara yardımcı oluyorlar.
Malumunuz Bursa organ bağışında Türkiye ve Avrupa’da ön sıralarda yer alıyor. Bursalıların bu konudaki duyarlılığını takdir etmek gerek. Ancak yeterli değil.
BÖBDER Başkanı Akın, 2002’de kurdukları derneğin pandemi nedeniyle faaliyet yapamadığını ama nakli bekleyenlerin umutlarının sürdüğünün anlattı.
Bursa’da ilk organ naklinin 1988’de yapıldığını hatırlatan Başkan Akın, halen de biri kamu, biri özel biri de üniversite hastanesi olmak üzere 3 sağlık kuruluşunda ücretsiz organ nakli yapıldığını ve başka kentlere gitmeye gerek kalmadığını söyledi.
İlimizde bu sürede 2 binin üzerinde organ nakli yapılmış, sırada ise 3 binin üstünde hastanın diyalize girdiğini, bunların yarısının da acil nakil bekleyen listede yer aldığını belirtti.
NAKİLDE BÖLGENİN UMUDU OLDUK
Akın, Bursa’da nakil başvurularının yüzde 70’inin civar illerden gelen hastalar olduğunu anlattı.
Yine, Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırma da ülkemizde her yedi kişiden birinde böbrek rahatsızlığı vakasına rastlandığının da altını çizdi.
Bütün devlet ve özel hastanelerde organ bağış birimi bulunduğunu da hatırlatan Başkan, ev ortamında organ bağışının konuşulması ve tüm bireylerin de bu bağıştan haberdar olması gerektiğini söyledi.
Üke genelinde ve Bursa’da karaciğer, böbrek, kornea ve kalp bekleyen binlerce hasta olduğuna değinen Akın, bağış için sağlık kuruluşlarına başvurunun yeterli olacağını vurguladı.
Akın,“Pandemiden dolayı sıkıntılı günler yaşıyoruz. Önce Allah’tan pandeminin ülkemizden ve dünyadan gitmesini niyaz ediyorum. Böbrek hastaları bu sürede evlerde kaldı. Organ nakli haftasını pandemi nedeniyle kutlayamayacağız. Uygun zaman diliminde etkinliklerimize kaldığımız yerden devam edeceğiz” dedi.
Organ nakillerinden ücret alınmamasının önemine de işaret eden Akın, Türkiye’nin bu konuda dünyaya ve Avrupa’ya örnek olacak sağlık altyapısı kurduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
“Devlet bu nakilleri ücretsiz yapmasaydı ben şu an Engürücük Mezarlığı’nda yatıyor olacaktım.”
HAYAT DEĞİŞTİREN KADAVRA BAĞIŞI
Yönetici Elif Korkmaz Şahin ise şöyle konuştu:
“Damdan düşen değildik ama hep düşenin yanında olduk. Ailemizde genetik bir hastalık. Eşimin hastalığını 1999’da yüksek tansiyon ile birlikte öğrendik. 2006’ya kadar takip sürdü. 2008’de evde diyaliz süreci başladı. Günde 4 defa, 6 saatte bir periton diyaliz yaptık. 4 yıl sürdü. Hayat kalitemiz düşmüştü. Süreci eşimle iyi yönettik. Canlıdan nakle girmeden kadavra bağışı çıktı. Nakil olalı 8,5 yıl oldu. Bundan sonra da hayatımız değişti.”
Sonrasında nakil olan başkan ve diğer dernek yöneticileriyle kader birlikteliği kurduklarına değinen Şahin, iki yıl önce de bu kez kaynına yapılan kadavradan börek nakliyle aynı heyecanı yeniden yaşadıklarını hatırlattı.
Şahin şöyle devam etti.
“Kayınbiraderim iyi bir matematik öğretmeniydi, nakille yeniden hayata döndü, şimdi öğrenci yetiştiriyor. Canlıdan ziyade kadavradan bağışları artırmalıyız. Ben daha ehliyet alırken organ bağışlamıştım ama hayatımızın böylesi bir yere sürükleneceğini bilmiyordum. Biz Allah’tan gelene amenna deriz. Herkesi organ bağışına davet ediyorum. Hepimizin bir gün ihtiyacı olabilir. Önemli olan damdan düşmeden empati yapabilmek.”
Organ bağışının dinen bir sakıncası olmadığına dair Diyanet İşleri Başkanlığı’nın fetvaları olduğuna da değinen Şahin sözlerine şunları da ekledi:
“Maide Süresi’nin 70. ayeti, ‘Bir insanı yaşatan bütün insanlığı yaşatmış olur bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibi olur’ diyor. Ben Rabbim’e, tüm organlarımın bağışlanacağı bir ölüm nasip etmesi için dua ediyorum.”