Ülkemiz hem pandemi hem de kuraklık sıkıntısıyla karşı karşıya.

Metropollerimizdeki salgın vaka sayılarındaki düşüşe sevinirken, bu kez kuraklık tehlikesi had safhaya ulaştı. Büyük şehirlerimizdeki su sıkıntısı Anadolu’da da yok değil.

Barajlarımız alarm veriyor. Barajların neredeyse rusubat bölümünden arıtma tesislerine su alınıyor.

Dün BUSKİ Genel Müdürlüğü sayfasından kentin su ihtiyacını karşılayan iki barajın su miktarlarına göz attık.

Gerçekten Bursa’nın kapısında büyük bir susuzluk tehlikesi var. BUSKİ yetkilileri adeta hacı bekler gibi yağmur ve kar yağışının bekliyor.

O da bir türlü gelmedi.

Selahattin Saygı Doğancı Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 28’e, hemen üstündeki Nilüfer Barajı’nda ise yüzde 5’e kadar gerilemiş.

Baraj göllerindeki bu durum Bursa için hiç de iyiye işaret değil.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş önceki gün kentin 75 günlük su ihtiyacını karşılayacak kadar baraj göllerinde su bulunduğunu açıklamıştı.

75 gün dediğiniz nedir ki? 2,5 aylık su demek.

Bursa’da ve Türkiye’deki kuraklık böyle giderse 75 gün de çabuk geçer ve büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalırız.

Kuraklık umarız daha fazla uzun sürmez. Gerçi meteoroloji tahminlerine bakarsanız önümüzdeki cuma gününden itibaren uzun süreli yağış gösteriyor. Umarız o tahminler tutar ve kuraklık tehlikesi ortadan kalkar.

Hatta, 15 Ocak’tan sonra da kar yağışı başlayabilir.

Uludağ’daki işletmeciler de BUSKİ Genel Müdürlüğü’nün yağmur beklediği gibi 15 Ocak’ı bekliyor.

15 Ocak sonrası kar yağışıyla birlikte sezon gecikmeli de olsa açılabilir.

Kentin sembolü teleferikte bile kar yağışı olmayışı nedeniyle yolcu sayılarında büyük düşüş yaşandığı, geçen sezona göre yolcu sayısının 30’da bire kadar indiği  konuşuluyor.

Kar yağmadığı için turistlerin de Beyaz Cennet’e gelmedikleri belirtiliyor.

Hasılı, bir türlü yağmayan kar kentin turizmini ve ekonomisini de etkiliyor.

 

Tasarruf kaçınılmaz görünüyor

 

Yağıştan istenilen verim alınamazsa Bursa’da bir su kesintisi uygulanabilir mi?

Olmaz denemez.

Siyasi otorite ve kent yöneticileri vatandaşı zora sokacak katı tedbirler almaktan kaçınıyor.

Ama bu demek değil ki, tehlike büyürse o da düşünülecektir.

Örneğin; araç yıkama, halı yıkama, bahçe sulama vb. gibi yasaklar getirilebilir.

Fakat bunların düşünülmediğini biliyoruz.

Şimdilik açılmış ilave kuyularla takviye edilen şebekede sorun yok gibi ama. Bu kesinti ya da sıkı tedbirlerin olmayacağı anlamına da gelmiyor.

Peki bireyler olarak biz suyumuzu tasarruflu kullanamaz mıyız?

Çok basit önlemlerle su tüketimini azaltabiliriz. Bugün ilkokullarda bile çocuklara diş fırçalarken musluğu kapatma öğretiliyor. Biz de sadece bunu yaparak dahi kentin susuz kalmamasına katkı yapabiliriz.

Duştaki kalış süremizi kısaltabiliriz. Araçlarımız bir müddet yıkamayabiliriz. En azından, yağışlar başlayıp, barajlardaki su seviyemiz yükselene dek.

Abonelerin evlerinde yapacağı mini su tasarrufuyla BUSKİ’ye destek olabileceklerini düşünüyoruz.

 

Yapılandırma uzadı tahsilat artabilir

 

Borçlu yurttaşın kamu kurum ve kuruluşlarıyla belediyelere olan borçlarını yeniden yapılandırarak, gecikme faizlerinin büyük bölümün silen düzenleme 31 Aralık’ta sona eriyordu.

Ancak hükümet bu süreyi bir ay daha uzattı.

Yapılandırmadan faydalanabilmek için yurttaşa bir ay daha ek zaman tanındı. Daha evvel başvuranların ödeme süreleri de bir ay da ötelendi. Belediyelerimiz bu uzatmadan büyük bir tahsilat beklentisinde.

Sosyal medyadan, bilboardlardan, internet sitelerinden vatandaşa çağrılarını yineliyorlar.

Dün konuşuğumuz bir belediye yöneticisi, yapılandırma süresinin kısalığı nedeniyle çok sayıda borçlunun kendilerine başvuramadığını ama bu bir aylık sürede ilave tahsilat beklentilerinin de yükseldiğine işaret etti.

Yani, sürenin uzaması yerel yönetimleri de sevindirmiş. Belediyelerin ocak sonuna kadar tahsilatlarının daha da artırması bekleniyor.

Vatandaş bu fırsatı kaçırmamamalı.